Doğan Hızlan: Genç kuşak Toprak'cılar ve Balcıoğlu

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Semih Balcıoğlu'nun Yıldız'daki Toprak Sanat Galerisi'ndeki Kapadokya sergisinin açılışına gittim.

Toprak Holding Binası'ndaki sergi salonu; tasarımı, düzenlenmesi açısından hoşuma gitti.

Genç kuşak, holdinglerine estetik bir yüz getirme çabasında.

Sergiler, yıl başlarında armağan edilen kitaplar, kurumu Halis Ağa (Toprak) imajının ötesindeki yeniliğe, modernliğe götürüyor.

Ayla Toprak çalışmalar hakkında bilgiyi Ayfer Toprak'ın vereceğini söyleyerek, genç kuşağın arasındaki iş bölümünün de sağlıklı bir örneğini verdi. Bu işbölümünden vazgeçmeyeceklerini umarım.

Ayfer Toprak'la sergilerden, koleksiyonlardan konuştuk. Yaptıklarını yeterli bulmuyorlar, şimdi bu galeri ile Ankara'daki galeriyi geliştirmeye, oraya iyi sanatçıları çekmeye çalışıyorlar. Ayfer Toprak, sanata katkılarını; kuracakları vakıfla daha da büyük boyutlara taşıyacaklarını, o zaman sanat alanında seslerini duyuracaklarını belirttti.

Semih Balcıoğlu'nun Kapadokya'sı benim için çok ilgi çekiciydi. Çünkü ben Kapadokya'yı görmedim. Alışkanlığımı, tercihimi okurlarım bilir.

Mekanları, yerleri bir sanatçının rehberliğinde tanımayı severim, iz sürerim.

Artık Kapadokya'ya gittiğimde de Semih Balcıoğlu'nun eserlerine bakarak gezeceğim.

Balcıoğlu'nun karikatür/desenlerinden oluşan Kapadokya kitabı (Yapı Kredi Yayınları) serginin kalıcılığını sağlıyor.

Sergiyi gezenler de gezmeyenler de bu albümle, bildikleri ya da bilmedikleri Kapadokya'yı bir ustanın çizgisinden tanıyacaklar.

Kapadokya'nın bebekleri meşhurmuş, bilmiyorum gerçekten o bebekler Balcıoğlu'nun çizdiği kadar sevimli mi?

Kıvamı zor sağlanan bir işi başarmış Balcıoğlu. Hem orayı tanıtmış hem de karikatürün gülücüklerini çizgilere yedirmiş. Kapadokya çizimlerinin amacını şöyle özetliyor:

'Bu güzelliklerin sadece fotoğraflarla değil, çizgimle de kalmasını istedim.'

Kalacağına eminim. Artık farz oldu, ben de Kapadokya'ya gitmeliyim.

* * *

Erdal İnönü'den Bravo. Bravo sesleri

Sarah Chang'ı duydum, okudum ama dinlememiştim. Yapı Kredi Sanat Festivali kapsamında dinleme fırsatını buldum.

Genç, sempatik, güler yüzlü, uyumlu.

Artık İstanbul'da aynı gecede bir kaç konseri dolduracak kadar müziksever var. Özellikle ünlü adlar olunca kapıda kuyrukta bekleyenlere, salonda ayakta duranlara rastlamak olağan.

Bugünlere sevinmeli. Aziz dost Aydın Gün'ün Ankara'daki opera temsillerinin ilk günü için gerçekle şakanın karıştırıldığı bir sözü vardır: 'Bazı geceler sahnedekiler salondakilerden çoktu.'

Sanırım konser salonunda benim gördüğüm tabloya sevinecek olanlardan biri de Aydın Gün'dür.

David Stern'in yönettiği Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası eşlik etti sanatçıya.

Strauss'un keman konçertosunu çaldı Chang.

Konçerto bittiğinde arkadan tanıdık bir sesin 'Bravo!Bravo!' diye bağırdığını duydum. Baktım arkamdaki sırada Erdal İnönü, konserin coşkusuna kendini kaptırmış hem alkışlıyor hem de bağırıyordu.

Konserlerin bu vazgeçilmez dinleyicisi Zehra Yıldız'ı Anma Gecesi'nde de konuşma yaptı.

* * *

BİR sergi bir konser, Türkiye'de sanatın yükselen değer oluşunun reddedilmez göstergesi.

Yazarın Tüm Yazıları