FERHAN ŞENSOY'un FerhAntoloji'si, sıkılmadan, mizahın zeki kıyılarına vurmuş şiir ve düzyazı örneklerini okuyabileceğiniz bir seçmeler kitabı.
Bütün eserlerinden seçimi kendi yapmış, ‘‘biraz da özgeçmişsel Ferhangi serüveni’’.
Ferhan Şensoy gibi oyun yazarlığıyla, oyunculuğuyla zirvede olan sanatçıları hepimiz tanırız, seyrederiz, okuruz da, yaşam öykülerini es geçeriz.
Oysa onların yaşamlarıyla örtüşen sanatlarını birlikte, sarmal biçimde okuduğumuzda, onu anlamanın daha lezzetli bir çaba olduğunu hemen seziveririz.
Tersinden başladım okumaya.
İlk yazı: Ferhan Şensoy Yıldökümü.
1951'de doğan Şensoy'un lise yıllarından bugüne gelen çizgisindeki renkleri, gökkuşağı olduğu zamanları, sıkıntının kararttığı yılları okumak bana ayrı bir tat verdi.
Tiyatro yazarının, tiyatrocunun dil ustalığında ben her zaman onu çeşitlendiren geleneksel üslubu ararım.
Ferhan Şensoy'un tiyatrosunda, yazısında bunu bulduğum için severim.
Anı kırıntılarında, muziple müzik kavramları arasında dolanan bir çocukluğu, öğrenciliği, bildiğini-sevdiğini sahneye getiren bir tiyatrocuyu bulacaksınız.
Bazen gülerken, birden kendinize güldüğünüzü fark ediverirsiniz, ben o zaman daha çok gülüyorum.
Hepimizin başına gelmiştir, Bodrum'daki bir yemek daveti sırasında, katamaranda tiyatro yapılması tartışmalarındaki ince alayı ben en güzel sosyete eleştirilerinin yanına koydum.
Herkes katamarandan konuşuyor ama Ferhan Şensoy daha bunun ne olduğunu bilmiyor.
Rum Memet'te düşmanlıklarımızın, dostluklarımızın yanlış buluşmalarını, ince bir duyarlıkla anlatır. FerhAntoloji'deki Ay Suya Düştü'yü okuyun.
Bugün popülerlik oranı düşünüldüğünde, onu yazarlığından çok tiyatroculuğuyla tanıyorlar.
Oysa bilmeyenler bu kitaptan öğrenecekler ki, o 1968'de Yeni Ufuklar ve Soyut dergilerinde şiirler, öyküler yazdı.
Profesyonel tiyatroculuğa 1971'de Grup Oyuncuları'nda başladı.
Oyunlarından seçmeler size bir bellek tazelemesi getirecek. Seyrettiğiniz, beğendiğiniz, hoşlandığınız oyunu bir kez daha okuyup yaşamanın benzersiz bir zevki vardır. Yeniden anımsamak, o sahneyi yaşamak.
Demek ki önce yazar ve şair, sonra tiyatrocu. Alanımıza çekmekle, onun seyircilerine ihanet mi ediyorum, yoksa bir meslek bencilliği mi yapıyorum.
Onun yazarlığını, benden çok önce öykünün, tiyatro oyunlarının büyük ustası Haldun Taner onaylamış:
‘‘Yazgıdaşları imişçesine yansıttığı KAZANCI YOKUŞU'nun insancıklarını da, bu külfetsiz anlatısı içinde bizlere sevdiriyor.
Bu insancıklar nasıl ezildiklerinin tortusunu günlük yaşam sevinci içinde unutuyorlarsa, yazar da sanki onlardan biriymiş gibi toplumsal ukalálıklara, yazarca bilgiçliklere yeltenmeden anlatısının tadını çıkara çıkara onlara ayna tutuyor.’’
Ferhan Şensoy lezzetini yaşayacağınız bir hoş antoloji.
KİTAPTAN
Baba Tahir emretti: Günlük tutun mollalar!
Tahir Alangu ile edebiyat başladı. Başlayacak yani, heyecanlıyız. Tahir Baba deniliyor ona okulda. Neresi baba? Ne kadar baba? Kaz Cemal'e de 'baba' deniyor okulda... Hatta kimi öğretmenler, sınıfa ilk girdiklerinde bana ‘‘Baba Bilmemkim derler’’ diyerek bu ismi edinmek istiyor, öyle bir isme yatay geçiş yapmak istiyor yani, ona daha önceki öğrenciler ‘‘Bok Şakir’’ demişler, o bize kendini baba diye tanıtarak bu isimden kurtulacağını sanıyor... Yemezler Bok Şakir! Tahir Alangu öyle değil, ona herkes Baba Tahir, diyor... Koridorda görmüşlüğümüz var. Tahta bir ağızlıkla sigara içiyor. Pek kimseyle konuşmuyor. Siyah ya da kahverengi çizgili takım elbise ve yelek giyiyor. Çantasını hiç elinden bırakmıyor.
Derken bir gün zart diye giriyor sınıfa, gözünde şişe dibi gözlükler, elinde tahta ağızlığı, dolma parmakları sıkı sıkı tutuyor ağızlığı, ağır ağır yürüyor kürsüye, saçı epeyce dökülmüş, kararlı dev adam. Kırlaşmış pos bıyıkları gülümseyen ağzını saklıyor.
-Oturun! diyor, isteksizce, yarım göt ayağa kalkmış ve gereken suskunluğa henüz ulaşamamış olan bizlere. Şöyle bir bakıyor sınıfa. Biz de ona bakıyoruz. Sırıtıyor. Biz de sırıtsak mı acaba?
-Mollalar, o önünüzdeki, üstünde 'Edebiyat' yazan kitap okunmayacak! Ananıza babanıza söyleyin, size birer Sait Faik külliyatı alsın... Haftaya edebiyat! Bu ders serbestsiniz, ne isterseniz yapın! diyerek çekip gidiyor sınıftan. (...)
-Açın 'Semaver' hikáyesini! Sen oku! diyor parmağıyla Nedim'i göstererek. Nedim sesi kısık ve titreyerek başlıyor okumaya. Kitabı edinebilmiş olanlar kitaptan da izliyor, kitabı olmayan Nedim'i dinliyor. Güzel okuyor Nedim. Duygulu okuyor, zaman zaman ağlayacak gibi düğüm oluyor gırtlağında heceler, öykünün sonunda bütün sınıf ağladı ağlayacak bir haldeyiz, hepimizin gözü yaşarıyor. Gözümüzün yaşarmasına çok keyifleniyor Alangu, gülümseyerek gidiyor o gün... (...)
Sonra bir gün içimizden birilerini dolma parmaklarıyla göstererek:
-Sen! Sen! Sen! Sizler yazar olacaksınız, bu işin peşini bırakmayın... Çok okuyun! Günlük tutun mollalar! diyor. Tahir Alangu'nun parmakla gösterdiğinde, utanarak önüne bakan, yüzü kızaran bu küçük çocuklar, Nedim Gürsel, Selim İleri, Mahir Şaul, Engin Ardıç, İzzet Yasar, Ferhan Şensoy...
Feridun Andaç kitabının başındaki kısa bir girişten sonra, Ceyhun Atuf Kansu'nun Doğa şiirini almış.
İyi bir romancıyı, öykücüyü, ancak iyi bir şair anlatır:
'Yaşar Kemal, yaylaların sözlüğü
Ortadireği gök boya Türkmen çadırının
Haber saldılar senden ki
Getirenle seher yeli selám olsun
Bir doğa şiiri istermişsin benden
Ki sen doğadansın çiçekçedir anadilin.'
Yaşar Kemal'in roman gerçeğini ortaya çıkarabilmek için Andaç, romancının yaşam gerçeğine, yetişme ve yazın serüvenine eğilmiş.
Yazarın roman oluşumu sürecini inceleyen Andaç, hiç kuşkusuz o romanları daha iyi analiz etme öğeleri kazandırıyor bize.
Araştırıcının, eleştirmenin savlarını Yaşar Kemal'le yaptığı konuşmalardan alıntılar destekler. Böylece yargısının gerekçesi yazarın söyledikleriyle buluşur.
Yazarla yapılan konuşma, onunla ilgili bir açık oturum, yeniden okumalarda bize yeni açılar getiriyor.
Feridun Andaç'ın çalışmasını, bütün Yaşar Kemal okurarına salık veririm. Okumalarına yeni boyutlar kazandıracak bir kitap.
DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ
Yaşar Kemal'in Sözlerinde Yaşamak Feridun AndaçDünya Kitapları
Türkiye'de Ulusçuluk ve Dil Politikaları Hüseyin Sadoğluİstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Entelektüel Tereddüt Ahmet OktayEverest
'Satış Garantili ' Altmış Roman Konusu Sarane Alexandrian - Çev: Alev ErDoğan Kitap Antik ve Ortaçağda Yemek KültürüPhyllis Pray Bober -Çev: Ülkün Tansel Kitap Yayınevi