Eskişehir deyince Orhan Oğuz adını unutmamak gerekir

ESKİŞEHİR’le ilgili her yazıda Orhan Oğuz adını mutlaka sevgiyle, saygıyla anmak gerekir.

Opera salonunun açılış gecesinde de en ön sırada oturuyordu.

Kırk beş bin üniversite öğrencisinin yaşadığı, iki üniversitenin bulunduğu bu şehirde eğitim, öğretim gelişme çizgisinde 1960’lardan beri yaptıkları mutlaka bilinmelidir.

Prof. Dr. Orhan Oğuz. 80 Yıl -Cumhuriyet’e Yaşıt Bir Hayat kitabını (Doğan Kitap) okurken, cumhuriyet kuşağından bir eğitimcinin daha tutkusunu, çabasını yaşadım.

Böylesine önemli anı kitapları, genç kuşak için en büyük teşvik kaynağıdır -bugün çok kullanılan deyimle- motivasyon arayanlar, bekleyenler bu anılarda çok şey bulacaklardır.

Çünkü üniversitenin bir şehri nasıl güzelleştirdiğini, uygarlaştırdığını söylemeye gerek yok, iki üniversiteyi de inceledim, orada konuşmalar yaptım. Anadolu Üniversitesi ile Osman Gazi Üniversitesi’nde de.

* * *

ORHAN OĞUZ’un kitabından bir bölümü özetleyeceğim. Öğretim üyelerinin öğrencilerine sahip çıkmalarının özendirici bir örneği olduğundan.

Eski DP bakanlarından Hasan Polatkan, Eskişehir’e geliyor. Orhan Oğuz’a ‘Sen CHP’ye girmişsin’ diyor. Hayır cevabını aldıktan sonra Hasan Polatkan, Orhan Oğuz’un üstüne varıyor. CHP’lileri himaye ediyormuşsun, diyor.

‘Kim veya kimlermiş bunlar dedim. Mesela Erşen diye biri varmış, Yılmaz Büyükerşen, onu himaye ediyormuşsun.’

Siyaseti okula sokmadığını belirttikten sonra Orhan Oğuz, onlara şu sert, kişilikli cevabı veriyor:

‘Yılmaz Büyükerşen’e gelince, onu himaye ettiğim doğrudur. Dahası kadro vererek, onu devlet memuru bile yaptım. Hatta CHP’nin gazetesini çıkardığını bile biliyordum. Bu gencin on parmağında on meziyet ve marifet var.’

Eğitim tarihindeki kişilikli öğretim görevlilerinin kimliği üzerine de bu anılardan ders almalıyız hepimiz.

Büyükerşen ilgimi çeken bir anısını iletti.

Eskişehir milletvekili, bakan Hasan Polatkan’ı öğrenci grubu olarak ziyarete Ankara’ya gidiyorlar. Bakan onlara opera görüp görmediklerini soruyor, hayır cevabını alınca onları operaya gönderiyor, Eskişehir’de bir opera binası yaptırmaya söz veriyor.

Binanın temeli atılıyor, müteahhide veriliyor.

Ancak o sırada binalarda kullanılan çimentonun dinlendirmeden inşaatçılara verildiği, bu yüzden de binaların yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açıklanıyor.

Pu haberi yazan da Dünya Gazetesi muhabirlerinden Yılmaz Büyükerşen ve onun yüzünden inşaat yarım kalıyor.

İşte şimdi yarım bıraktırdğı işi tamamladı.

Her şehirde mutlaka kitapçılara uğrarım, Eskişehir’de Yediler Kültür Merkezi’ne uğradım.

Ucuz kitaplarla en çok satanlar dışında, birçok edebiyat ustasının kitabı satılmıyor. Ünlü, önemli birçok yazarın adını söyledim, yönetici şu itirafta bulundu: Belki bir gün alırlar diye, ayrıca bizim gibi bir kitabevine yakışır diye bulunduruyoruz, yoksa satılmıyorlar.

İki masayı gösteren yetkili şunu söyledi:

‘Şu iki masada duran kitaplarla, diğer raflardaki kitaplar olmasa da aynı ciroyu sağlayabilirim.’

Acı bir ticari gerçek.

* * *

OKUR bilinçlendirmesi, bilgilendirmesi kampanyasına gereksinim var mı acaba?
Yazarın Tüm Yazıları