Şehirler AMV’lerle değil, çarşılarıyla tanınır. Özcan Yurdalan ile Tolga Sezgin’in hazırladığı Çarşılarla Anadolu; Antakya, Diyarbakır, Erzurum, Kahramanmaraş, Bursa, Çanakkale, Kayseri, İstanbul, Gaziantep, Mardin, İzmir, Edirne, Şanlıurfa, Beypazarı ve Trabzon çarşılarını hatırlatıyor
Çarşılarla Anadolu kitabının kapağına bakar bakmaz bu türkü geldi belleğime. Kitabın alt başlığı da şöyle: Bedestenler, Hanlar, Kapalıçarşılar. Çarşılarla Anadolu’yu Özcan Yurdalan ile Tolga Sezgin (fotoğraflar) hazırlamış. Bakın kitapta hangi iller var? Antakya, Diyarbakır, Erzurum, Kahramanmaraş, Bursa, Çanakkale, Kayseri, İstanbul, Gaziantep, Mardin, İzmir, Edirne, Şanlıurfa, Beypazarı, Trabzon. Geçmişten Geleceğe Anadolu’nun Geleneksel Çarşıları başlıklı Önsöz’de kitabın yazılışında güdülen yöntem açıklanıyor: “Anadolu’nun çarşılarındaki yolculuk sadece geçmişe doğru olmadı, aynı zamanda geleceğe doğru da yapıldı. Hanlardan bedestenlere, arastalardan kapalıçarşılara gidip gelirken Roma’nın ticaret yollarından geçtik, Selçuklu’nun kayıp kervansaraylarını aradık. Osmanlı’nın yerleşik düzene geçerken kurduğu ticari organizasyonun çekirdeğini oluşturan hanlarda konakladık. Yüzlerce yıl dünya ticaretini elinde tutan imparatorluğun, bugün de yaşayan çarşılarında dolaştık.” Her kentin başında, önce kent tanıtılıyor, tarihi bilgi veriliyor. Bu satırlar oraya giden biri için, özet bir rehberlik bilgisi yerine geçiyor. Onu çarşılar, yemek yenilen yerler takip ediyor. Onlar tanıtılır, fotoğraflarla belgelenirken, sayfanın bir bölümünde de orayı gören eski gezginlerin yazılarından alıntılar paylaşılıyor. Antakya’yı görmedim ama Diyarbakır Çarşıları’ndan bazılarını gezdim. Çarşılar bize, orayı simgeleyen bazı iş kollarının da unutulduğunu hatırlatır. Sözgelimi Diyarbakır’daki iş kolu ipekçilik ilk akla geleni. Her kentin özelliği çarşılara yansır ya da tam tersi her kente özelliğini belki de bir anlamda çarşılar verir. Seyyahların ve kervanların uğrağı Erzurum, oltu taşıyla anılır. Her çarşının öne çıkan bir mesleği de vardır, onu da bu kitaptan öğreneceksiniz. Böyle çalışmaların önemli işlevleri olduğu kanısındayım. Bir kentin bugünü o kent hakkında yeterli bilgiyi vermiyor. Kaybolanla, unutulanla bugüne kalanların toplamı bir kentin kişiliğini daha iyi ortaya koyuyor. Kentlerin önemlerinin de ekonomi açıdan durumlarının da, bu yazılarla yansıdığını biliyoruz.
CULFA USTALARI NE YAPAR
Erzurum’a gittiğinizde, culfa ustalarının ne yaptığını merak etmez misiniz? Maraş çarşıları nasılmış nasıl olmuş? 1980’lere kadar canlılığını, alışveriş ekseni olmayı koruyan çarşı, ekonomik değişimle gücünü nasıl kaybetmiş? Bursa çarşısına geldiniz, eğe bileyicilerini öğrenmeden de buradan ayrılacaksınız... Ama kitapta okuyabileceksiniz. Ben kentin çarşılarla, pazarlarla, ustaların çalışmalarıyla tanındığını bilirim. Hiçbir şehir AVM ile tanınmaz, aksine orayı kişiliksiz bir bina yığınına dönüştürür. Çarşıların, hanların içinde el emeği işleri gördüğünüzde, değerini anlarsınız. Fabrikasyon olanların sıradanlığını özgün olanlarla mukayese ettiğinizde anlarsınız. İki haftadır çarşı pazarları yazarken, sevgili dostum rahmetli Şakir Eczacıbaşı’nı ve onun hazırladığı Çarşılar...Pazarlar... fotoğraf albümünü anımsadım. Fotoğraflı, tarihin, yazarların yazılarının yer aldığı bir kent rehberi, bir kent albümü.
KİTAPTAN DİYARBAKIR / HASAN PAŞA HANI
Diyarbakır çarşıları içinde Hasan Paşa Hanı, özel bir yer tutuyor. Yapı, bitişiğindeki Kuyumcular Çarşısı’nı ve Ketenciler Çarşısı’nı tamamlamak üzere planlanmış. Kentte altın ticareti yapanları bir araya toplamak, ustalara daha elverişli çalışma ortamı sağlamak amacıyla yapılan han ve bitişiğindeki Kuyumcular Çarşısı, işlevini hâlâ sürdürüyor. Hanlar konusunda araştırmalar yapan Prof. Dr. Zülküf Güneli ve uzman Türkan Kejanlı’nın belirttiğine göre Deliller Hanı’ndan sonra Diyarbakır’ın ikinci büyük hanı olan Hasan Paşa Hanı, kuyumculardan alışveriş yapmak için gelen tüccarların konaklaması için yapılmış. İki çarşı ve bir handan oluşan külliye, uzun süre şehrin önemli ticari ihtiyaçlarından birini gidermiş. Kuyumcular Çarşısı’nda üretilen hazır bilezikler, kişnişli gerdanlıklar, buhurdanlık, tepsi, fincan ve kamalar hemen bitişikteki Ketenciler Çarşısı’ndaki dükkanlarda satılırmış. Seyyah Simeon’un övgüyle sözünü ettiği Kuyumcular Çarşısı, bugün de yerli yerinde duruyor. Hasan Paşa Hanı’nı kuşatırcasına dönen koridorlarıyla zengin bir kuyumcular çarşısı olarak Diyarbakırlılara hizmet ediyor. Ancak Ketenciler Çarşısı çoktan yıkılmış.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Robert Walser Tanner Kardeşler Can Haldun Hürel Prenses Maria Kapı Yayınları Jason Wilson Jorge Luis Borges YKY Prof. Dr. Zeki Tez Gizli Bilimlerin Serüveni Hayy Kitap Godfrey Goodwin Yeniçeriler Doğan Kitap