Paylaş
Yakın dostların ölüm haberi sizin de bir parçanızı alıp götürüyor.
Yukarıdaki fotoğraf Frankfurt Kitap Fuarı’ndaki bir buluşmada çekildi.
Erden Kıral
Demir Özlü, geçen yıl şubat ayında İsveç’te aramızdan ayrıldı.
Erden Kıral, Ferit Edgü’nün ‘O’ adlı romanından uyarladığı ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’le hem yönetmenliğinin ustalığını hem de iyi bir edebiyat eserinin sinemaya nasıl aktarılacağını kanıtlamıştı.
Demir Özlü
Romanın senaryosunu Ferit Edgü ve Onat Kutlar ile birlikte yazdılar.
Erden daha sonra da edebiyatımızın önemli yapıtlarını sinemaya uyarlayarak onların okunmasını da sağladı.
Sinemaya nasıl başladı, neler çekti?
‘Aynadan Yansıyan Hatıralar’ kitabında, “Beni sinema dünyasına çeken Yılmaz Güney’di” diyor. Kitapta filmleri hakkında eleştiriler de yer alıyor.
Demir Özlü, Erden Kıral, Doğan Hızlan
Ömer Uluç ve Sevim Burak’la geçirdiği geceleri de bu kitaptan okuduk. Sevim Burak için saptamaları edebiyat konusundaki sezgilerinin de bir göstergesi.
Ben her zaman iyi edebiyatçıların yapıtlarının sinemaya, diziye uyarlanması gerektiği görüşünü savunurum.
Erden’in edebiyat dünyasından seçtiği kitapların bir bölümünü analım.
Ferit Edgü/Hakkâri’de Bir Mevsim
Orhan Kemal/Bereketli Topraklar Üzerinde
Orhan Kemal/Baba Evi
Halikarnas Balıkçısı/Mavi Sürgün
Bilemiyorum. Şimdi sinema meraklısı biri Erden Kıral’ın filmlerini, yapıtlarını nerede seyredebilir? Edebiyat sinema ilişkisi konusunda ondan öğrenilecek çok şey var.
Yapıtlarında ve anılarımızda yaşayacak, sevgiyle anacağız.
Kızı Deniz’e de baş sağlığı diliyorum.
DÖNÜŞLER BAŞLADI
TATİLLERİ, günlük düzenimi bozduğu için pek sevmem.
Sonbahar benim mevsimimdir, kısmen de ilkbahar.
Kalabalıklar içinde birey kalmak çok zordur.
Aynı meslekten olanlar buluşurlarsa belki tatil biraz daha tahammül edilebilir olur.
Bazı yazlık yörelerde klasik müzik konserleri veriliyor, sergiler açılıyor. Bu çok hoşuma gidiyor.
Gezilerin bir bölümü de akraba hasreti gidermektir. Böyle bir durum da olmayınca seyahat gerekçesi daha da geriye düşüyor.
Benim fantezime katılan herhalde az olacaktır.
Tatile işlerini de beraber götürenleri tanırım. Gene de tam rahata erişemediler.
Büyük kentlerden herkes kaçıyor, ben hiçbir zaman kaçma duygusuna kapılmadım.
Yaz haberlerini gördüm, özellikle Gökçeada’ya büyük bir akın varmış. Bozcaada’ya da.
Gökçeada’da herkes bir köy kahvesinde buluşuyordu.
Bozcaada’ya da bir kez gittim. Haluk Oral, Feridun Andaç ve İhsan Yılmaz’la birlikte, Arif Damar da oradaydı.
Akşam basınca hüzünlenirim adada.
Bazı dostlarım da bir ara oralara yerleştiler ama sonra büyük şehirlere döndüler.
Yolculara soruyorlar ‘Tatiliniz nasıl geçti?’ diye.
Bu sorulardan birinin özlemini çekiyorum.
Ne okudunuz? Yeni bir yazarı tanıdınız mı?
Tatil zamanı başlarken her yıl kitap tavsiyeleri listesi yapılır, hepimize sorarlar. Bunun sonuçlarını çok merak ederim, yolda onları çeviren yetkililere bu sorunun sorulmasını beklerim.
Yurtdışından gelenlere de bu soru sorulabilir. Gurbetçilerin de neyi okuduklarını merak ederim.
Yavaş yavaş şehir canlanıyor. Ben de kendime geliyorum.
Paylaş