Paylaş
Bu okurlar, sevdikleri yazarın gönüllü elçisidir, aracısıdır.
Çünkü, o konuya, o soruna yazarın yaklaşımını öylesine beğenir, öylesine onun söylediklerine inanır ki, onu herkes okusun ister.
İşte Yılmaz Özdil, bu tür yazarlardan ve böyle okurları olan yazarlardan biri.
Ekrandan ekrana çoğalan bir ad.
* * *
Tiryakilik yaratan kalemlerden biri.
Onun okuru kimi okursa okusun, onu okumadan bir fikir ve kanaat sahibi olmaz.
Yön gösteren yazarların özelliği budur.
Kurşun yarası için şöyle söylerler. Vücuda girdiğinde önce hissedilmezmiş.
Yılmaz Özdil’in yazıları da bir tür zihinsel kurşun yarası gibidir.
Sanırım mizahın, mizah tadındaki yazıların da etkisi böyle.
* * *
Yazarın güldürdüğünü sanırsınız.
Oysa o sizi düşündürür.
Sanırım mizahın tanımları arsında bunu da örnek gösterebilirim.
Bir de Yılmaz Özdil’in yazılarını.
Onun yazılarını okuyup geçmek istersiniz, ama bunu yapamazsınız.
Çünkü bir cümlesi, sizi bin cümleye götürür.
Keskin eleştirinin en hasını, hakaretin basit seviyesine indirmeden, Türkçenin dil oyunlarıyla nasıl yapılacağını gösterir.
* * *
Acaba onun yazılarını, köşe yazısı türünde minimalizmin örnekleri olarak tanımlayabilir miyim?
Az sözle çok anlam ifade etmek, ona vergi bir özellik.
Türkiye’yi, Türkçeyi çok sever, ölçütü Atatürk ve onun devrimleridir.
Çağdaş yaşama biçimimizi kıyasıya savunur.
“Halkın sesi hakkın sesidir,” sözünün eskimediğini gösterdi.
Günübirlik yazmanın zorluğu vardır, hem konu bulacaksınız hem de bunu en etkileyci biçimde yazacaksınız.
Gazete köşe yazarlığının en zor yanı nedir, bilir misiniz?
Okurunuzun beklediğini yazabilmek. Bir tür toplum kâhini olmak.
Okurunuz, işte ben de bunu diyecektim ama elbet böyle yazamazdım, diyecek.
* * *
Yılmaz Özdil’in değişmez ilkeleri, sarsılmaz ölçütleri vardır.
Hepsi de dünya görüşünün eşliğinde oluşmuştur.
Türkiye sevgisinden sonra, İzmir sevgisi gelir.
Yılmaz Özdil, sadece siyasetin dar kalıpları içinde hapsolan yazarlardan değildir.
Hayat, siyasetten büyüktür ve hayat her şeyi kapsar.
En siyasal olmayan yazılarında bile onun bir ucundan siyasete gönderme yaptığı, bir siyasetçiyi hemen büyüteç altına aldığı fark edilir.
Okurken gülersiniz, ama bir anda gülümseme dudağınızda donar.
Düşünmeye başlarsınız.
Mizahın, mizah yazanın “ya sonra” düşüncesi yoktur, saydam olmalıdır.
Yılmaz Özdil saydamdır.
* * *
Şimdi bu tür kitaplar için hemen şunu söylerler.
Günlük yazılar değil mi?
Bu günlük yazılar günü aşan yarına uzanan yazılar.
Çünkü onun yazıları, bizim bir günlük derdimizin tutanağı değildir, çözüm bekleyen sorunların tutanağıdır. Yani hayatımızın tutanağı.
Ben onu her gün okumama rağmen, gene bu yazıları hiç okumamışım gibi yeniden okudum.
Yeniden düşündüm, yeniden güldüm.
Yılmaz Özdil’i okuyun.
Siyasetten günlük yaşama kadar, Türkiye’nin insan haritasını eksiksiz bir biçimde önünüze seriyor.
(İsim Şehir Hayvan, Yılmaz Özdil, Doğan Kitap)
KİTAPTAN
9 EYLÜL
Şansımız varmış...
Birkaç kıta gezdik.
Şunu iddiayla söyleyebilirim...
Dünyanın hiçbir yerinde İzmir’deki kadar güzel batmaz güneş.
Yine öyle bir vakit...
Bitmeyen enerji kavuniçi top olmuş, trajik yangının küllerinden yeniden doğan şehrin ufuk çizgisinde, körfeze usul usul iniyor.
Rakının dibine vurma saati...
Takvimler, 1923’ü gösteriyor.
Adres, numara 248, Kordon...
Naim Palas
İkinci kat.
Cumbada oturuyor Gazi.
Sevmez fazla yemeği.
Leblebi var yine önünde...
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Jonathan Santlofer / Korkunun Anatomisi / İthaki
Ebubekir Eroğlu / Sesli Harfler / YKY
Chad Orzel / Köpeğinize Kuantum Fiziğini Nasıl Öğretirsiniz / Aylak Kitap
Süleyman Nutkî / Kamûs-i Bahrî - Deniz Sözlüğü / İş Bankası Kültür Yayınları
Petros Markaris / Büyük Ortak / Turkuvaz Kitap
Paylaş