Edebiyatı sevdiren öğretmen Mutluay

TELEVİZYONDA Öğretmenler Günü törenlerini izlerken, artık kitaplarda yaşayan Rauf Mutluay'ın Sebiller Su Vermiyor kitabını okuyordum.

Arka kapak yazısında denildiği gibi, ‘‘öğretmen yazarların son temsilcilerinden biriydi’’ Rauf Mutluay.

Cumhuriyet'te, Altın Kitaplar'da buluştuğumuz Mutluay, inançlı, dürüst, yaşadığı ile yazdığı arasında şaşmaz paralellik olan bir kuşağın düzgün kişisiydi.

Herkese, her konuya ciddiyetle yaklaşan tavrı, daima anımsadığım en belirgin özelliğidir. İroni düzeyini aşmasa da kimseyi iğnelemeyen, hele hele alaya almayan bir saygı çekingenliği.

Mavi gözlü, gür sarı bıyıklı, düzgün cümleler ve etkileyici bir ses tonuyla konuşan, iyi bir edebiyat öğretmeni. Kendini dinleten bir hatip. Çay sohbetlerinde, aşk aldatmalarını tartışırken bize katılmayan, sözünün edilmesini bile sadakatsizlik konusunda sınır ihlali sayan bir bağlılık.

Ödül toplantılarının sonunda hepimiz klasik adayımızın adını söylerdik. Her zaman jüri adına o konuşurdu.

Sebiller Su Vermiyor, değişik dönemlerdeki, değişik türlerdeki kitaplardan yola çıkıp, güncelde düğümlenen denemelerden, söyleşilerden oluşuyor.

Her yazısında bir yazarı, bir şairi sevdirirdi. Şimdi özellikle genç kuşağın, edebiyat bilgisi, beğenisi, bazı kavramların tarih içindeki yeri konusunda, bu kitaptan çok yararlanacaklarını biliyorum.

Kendi Kaleminden Yaşam Öyküsü, bir Cumhuriyet öğretmeninin, daima öğrencilerine örnek olma sorumluluğunu taşımış, onuru ilke edinmiş bir yaşamın yalın anlatımı. Hepimizin örnek alacağı bir belge.

* * *

RAUF HOCA'nın (Rauf Mutluay) kitabının başında benim onunla yaptığım (Hürriyet Gösteri, Ocak 1982) bir konuşmayı koymuş, yayın dünyasının iyi, dikkatli, bilgili editörlerinden Seláhattin Özpalabıyıklar

Söyleşinin başlığı şu: ‘‘Gerçekten Şanslıydım, Örnek Hoca'ların Önünde Yetiştim.’’

Onun vefa borcunu ödeyişinin bir yankılanması gibi, bugün de onun öğretmenliğini övüyorlar.

Kitapları için; tarihsel-güncel değerlendirmelerimdir, diyor gene aynı konuşmada.

Gerçekten de onun, toplumsal, siyasal, edebi bir güncellikten başlayan yazısı, edebiyat tarihinin, eleştirel yargıların derinine doğru yol alır.

Bencil değildir üslubu, yazdığının anlaşılmasını ister.

‘‘Bir öğretmen olmaya çalıştım önce, sonra yazar’’ diyor. Öğretmenlik ideali uğruna, bir yazarın alçakgönüllülüğü.

Denemelerinde, söyleşilerinde eleştiri dozunun yüksek olduğu örnekler vardır. Ancak o, her usta yazar gibi, karşısındakine hakaret etmeden, onu küçümsemeden, üstten bakmadan eleştiri yapılacağını bilir. Yazılarında bilgisizliğin doğurduğu mütecavizliğe rastlanmaz.

Bu yazılarda, en azından, genç kuşağın üslup terbiyesi açısından öğreneceği çok şey vardır.

‘‘İçki masalarında kolay eleştirilere yatanların yanında değilim’’ diye yazmış bir denemesinde. Ben onların yanında değil, karşısındayım, kafelerde, meyhanelerde adam harcamaya uzak durdum hocam.

* * *

TÜRK edebiyatını yalın bir dilden öğrenmek, doğru saptamalarla okumayı yönlendirebilmek için Sebiller Su Vermiyorbir hazine.

Edebiyatı sevdiren bütün öğretmen, yazar, şairlere saygılar sunarım:

Behçet Necatigil'e, Salim Rıza Kırkpınar'a, Tahir Alangu'ya.

Ve nice unuttuklarıma. Onlar yaşamasıydı Türkiye'de edebiyatı seven bir kuşak yetişemezdi.

(Sebiller Su Vermiyor, Rauf Mutuluay, Söyleşiler-Denemeler, Yapı Kredi Yayınları)
Yazarın Tüm Yazıları