Paylaş
Dün bir yazar ve çevirmen arkadaşımla ödül alan kitabı üzerine konuştum. Ödülü veren de kitabevi de ilgi göstermemiş.
Edebiyat dünyası sadece en çok satanlardan ibaret değildir.
Medyayı, televizyon kanallarını, gazeteleri izlediğinizde sizin de dikkatinizden kaçmamıştır. Bazen televizyonlarda tek söze, gazetelerde tek satıra rastlayamazsınız.
En yaygın sanat türü edebiyat olduğuna göre bu ihmali gün ışığına çıkarmaya karar verdim.
Resim, fotoğraf ödülleri de veriliyor, hele onlardan hiç haberimiz olmaz, yokmuş gibi davranırız. Neyse ki şimdi özel müzeler, galeriler sayesinde ziyaretçiler geliyor, gazetelere haber oluyor.
Peki medya hangi ödüllere aslan payını ayırıyor?
Sinema festivallerine, televizyon ödüllerine sayfalarca yer veriliyor, saatlerce televizyonlarda özel programlar yapılıyor. Onlara özel muhabirler tahsis ediliyor. Ödül kazananlarla röportaj yapmakta magazin yazarları adeta yarışıyor.
Dünyaca ünlü, ödüller almış yazarlarımız var. Başta Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Orhan Pamuk olmak üzere epey ad sayabilirim.
Batı müziği icracılarımıza da gerekli oranda ilgi yansımıyor medyaya. Fazıl Say dışında onlardan da ilgi esirgeniyor.
Ödül kurumunun önemini henüz bütünüyle algılamış değiliz, üstelik bilmediğimiz bir alanda tanımadığımız biri ödül almışsa, onu tanımaya çaba harcayacağımıza görmezden geliyoruz.
Oysa kamuoyunu sanatla dost kılmak için en iyi aracı ödüllerdir. Toplumun bütün bireylerinin ilgisini çekmek için en önemli iletici güçtür.
Edebiyat ödülleri verildiğinde, yayınevi ödül için bir kuşak yapıyor, kitapçıların kimileri de onu öne çıkarıyor.
Bence kitap mağazaları, ödül kazanan kitaplar için vitrin yapmalı. Mağazanın bir köşesine ödül kazanan kitabıyla fotoğrafını koymalı, imza günleri düzenlemeli.
Zaten kitabevleri, okuru yönlendirecek bir düzeni hâlâ kuramadılar.
Okuru bu kitapları almaya sevk etmiyorlar.
Edebiyat ödülleri için yılbaşına yakın mağazalara bir yılın toplu ödül levhaları konmalı, vitrin yapılmalı. Okur kendi için ya da armağan kitap seçerken bu bilgileri göz önünde bulundursun.
Sinema ödüllerini biliyorsunuz, resim dalındakileri meraklısı öğrenebilir. Edebiyat ödülleri böylece yaygınlık kazanır.
Birçok ödülün seçici kurulunda bulunduğum için yankısını/yankısızlığını izliyorum.
Çok bilinen ödülleri sıraladığımda, ödül sayısının yüksekliğini fark edeceksiniz.
*
BU ödüllerin çoğunu aileler veriyor. Kurumsallaşmadığı için aile ekonomik durumunu zorlayarak ödülü sürdürmeye çalışıyor. Ödüller için sponsor yardımı alınmıyor. Birçoğu bir-iki yıldan sonra kaldırılıyor. Ulvi Uraz Ödülü ile Nevzat Üstün Ödülü’nü sayabilirim buna örnek olarak.
Devam eden ödüller ve destekçileri:
- Attilâ İlhan Edebiyat Ödülü - (Aile).
- Sait Faik Abasıyanık Ödülü - (Darüşşafaka/Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları).
- Sedat Simavi Ödülü - (Gazeteciler Cemiyeti).
- Behçet Necatigil Ödülü - (Aile).
- Yunus Nadi Ödülleri - (Cumhuriyet gazetesi).
- Necip Fazıl Kısakürek Ödülü - (Star gazetesi).
- Haldun Taner Ödülü – (Milliyet gazetesi).
- Metin Altıok – (Aile / Kırmızı Kedi Yayınları).
- Behçet Aysan – (Aile / Kırmızı Kedi Yayınları).
- Talât Sait Halman – (İKSV).
- Ahmet Cemal (Bu yıla mahsus İKSV).
- Cevdet Kudret – (Aile).
- Ceyhun Atuf Kansu - (Aile).
- Ömer Asım Aksoy – (Dil Derneği).
- Emin Özdemir – (Aile / Dil Derneği).
- Orhan Kemal – (Aile).
- Yaşar Nabi Nayır - (Aile).
- Oğuz Tansel - (Aile).
- Cumhurbaşkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği ödüller kurumsal nitelik taşıyor.
*
ÖDÜL kurumunun, ödüllerin önemini kavrayacaklarını umuyorum.
Paylaş