‘50.000 doları toplayamayanlar nasıl lobi oluşturacaklar’ yazım üzerine Amerika'da yaşayan ya da uzun süre orada yaşamış duyarlı okurlarımdan e.posta'lar aldım. Onların bir bölümünü birlikte okuyalım diye düşündüm.
Yazım için bir hatırlatmada bulunayım.
Smithsonian Müzesi'nde Türk bölümü için gerekli 50.000 doları toplamak için kampanya açılmış, ancak 1800 dolar toplanabilmişti.
Ben de Amerika'da yaşayan Türklerin bu parayı aralarında toplamaları gerektiğini, devletten beklememelerini yazmıştım.
* * *
Arda Akbaş, beni eleştiriyor:
‘‘Ben 50.000 doları rahatça verebilecek bir Türk vatandaşıyım.’’
Ancak Akbaş, asıl sorunun tepkisizlik, ilgisizlik olmadığını, kendilerine ulaştırılmadığını, bunun sağlanması gerektiğini belirtiyor:
‘‘Ben bu kampanyayı ilk olarak yazınızdan duydum.’’
Duyurunun yapılmasıyla, hiç olmazsa sonraki denemelerde başarılı oluruz, diyor.
Baykal Eyyuboğlu, Türklerin sessizliğinden yakınıyor:
ABD'de tezkere öncesi Türkler kıyasıya eleştirilirken de buradaki Türklerin sessiz kaldığını yazmış.
Smithsonian Enstitüsü'nün bile ne olduğunu burada yaşayan birçok kimseye açıklamak zorundayız, yargısına varıyor.
‘‘Türkiye'de yaşanan siyasi uçurumlar ve ayrışmalar Amerika'da da var. Peki yapılan lobicilik hangi grubu temsil edecek?.
Wall Street Journal'lere methiyeler düzen siyasetçilerimiz versin 50.000 doları veya Türkiye'de ABD şirketleri ile ortak yatırım yapan firmalar var onlar bastırsın paracıkları. Ne ki 50.000 dolar onlar için. Bakın ben devlet versin demiyorum.’’
Ömer Dokumacı:
‘‘Amerika'da yaşayan bir Türk olarak böyle bir girişimden haberim hiç olmadı. Haberim olsaydı kesinlikle bağışta bulunurdum. Ülkemizin tanıtılması özellikle biz yurtdışında yaşayan Türkler için çok önemli.’’
Mert İstanbulluoğlu, Türklerin birleşememelerinden doğan iletişimsizliğe değiniyor:
‘‘Ben yıllarca Amerika'da yaşadıktan sonra geçen sene Türkiye'ye döndüm. Ne yazık ki orada yaşayan Türk toplumu bir türlü bir araya gelip, güçlerini birleştiremiyorlar. Ancak Türkiye hakkında kötü bir film yayınlandığı zaman veya bunun benzeri olaylarda tepkilerini telefonla bildirmekle yetiniyorlar.’’
Onur Gür, kendisine ulaşıldığında yardımda bulunacağını açıklıyor.
Ezgi Uçaner de orada yaşayan Türklerin iletişimsizliğinden yakınıyor:
‘‘Burda Columbia Üniversitesi, School of Public Affairs'de yüksek lisans eğitimimi tamamladıktan sonra aynı okulun Ortadoğu Enstitüsü'nde çalışmaktayım. Ford Foundation tarafından desteklenen Muslims in New York projesi çerçevesinde son iki ay buradaki Türklerle görüşmeler yaparak geçirdim. Konuşmuş olduğum 60 kişiye yakın Türk'ün hepsi de burada bir araya gelememekten ve ülkemizi tanıtamamaktan şikayetçi.’’
Halil Erol da, bu konudan haberi olmadığını, insanların Türklüklerine hitap ederek bu işin halledileceğini söylüyor.
* * *
YAZIMIN sonucunda üzücü bir saptamaya vardım:
Orada yaşayan Türklerin birbiriyle iletişimleri yok.