Üç büyük yazarı bir büyük, iyi eleştirmen yazdı. O yazarlar da şanslıydı. Okurlar onun rehberliğinde, onları daha iyi tanıyacak, edebi zenginliklerini artırıp, yeni bakış açılarını katacaklardı.
İyiyi, güzeli arıyordu. Bu arama serüveninde, özellikle romanlarda, siyasal, toplumsal izdüşümü de arıyordu. Marksist estetiği bilirdi ama bunun edebiyatı geriye atan mekanik uygulayıcılarından değildi.
* * *
FETHİ NACİ’nin Eleştiride Kırk Yıl kitabını çok severim, yüreği beyni saydam bir aydının, yaşamından kesitlerdir. Meşakkatli bir ömrün haritasıdır. Bu yaşamöyküsü, onun direncinin zaferi, insanoğlunun da zavallılığının belgesidir.
Cemal Süreya, 99 Yüz’de Fethi Naci için ne yazmıştı:
"Naci’yi Türk edebiyatından bir an çıkarsak, o edebiyatın dengesi bozuluverir."
Onun roman eleştirilerini, denemelerini ne kadar övsek azdır. Ancak, şiir üzerine yazdıklarını da okuyarak, şiire özgü eleştirel incelikleri yakaladığını fark etmenizi istiyorum.
Yayıncı Fethi Naci için ayrı bir parantez açmalıyız. Kurduğu Gerçek Yayınevi ile Anayasa’dan Türk edebiyatına, folklora, mezhepler tarihine kadar değişik alanlarda, en iyi, en çok bilenlere o kitapları yazdırdı.
Yüz Yılın 100 Romanı kitabını bana şöyle imzalamış:
Sevgili Doğan Hızlan’a,
"Par ’roman’ ai perdu ma vie!"
Hiçbir kitap beni bu kadar yormamıştı...
Türkçe’ye, "Bu ’roman’ hayatımı tüketti" diye çevirebiliriz.
* * *
BİR edebiyatçı dostumu kaybettim. Kitapları Türk edebiyatını her zaman aydınlatacak.