Dil kavgamızın yetmişinci yılı

TDK (Türk Dil Kurumu) bugün yetmiş yaşında.

Ardında Türkçe'nin cumhuriyetten bu yana bütün serüvenini, tartışmalarını, kavgalarını, yönetimde değişimi barındırıyor.

Yetmiş yıl önce bugün (12 Temmuz 1932) Atatürk'ün öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti kuruldu.

Sonradan adı Türk Dili Araştırma Kurumu, daha sonra da Türk Dil Kurumu oldu.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra kapatıldı ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na bağlandı.

Eski üyelerden birçoğu, kapatılan Türk Dil Kurumu'nun devamı niteliğinde Dil Derneği'ni kurdular.

Cumhuriyet rejimi elbette, yeni bir kültür oluşumunu gerçekleştirmek niyetindeydi. Dil ile kültür arasındaki bağlantıyı düşündüğümüzde, Latin alfabesi ile birlikte Türkçe'nin özleştirilmesi, arılaşması gündeme gelmeliydi.

O günlerin deyimiyle öztürkçe çalışmaları başlatılmalıydı.

Bilim, teknik ve sanat kavramlarına Türkçe karşılık bulunmalıydı.

İşte Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin kuruluş gerekçesi, kültürle siyaset ayrılmazlığının odağında karşımıza çıkıyor.

Türkçe'nin arılaşması, iki kutup arasındaki sürekli gelgitlerin tarihidir.

Kimilerine göre dile siyaset karıştırılmıştır, kimilerine göre de yapılması zorunlu bir hareketti.

* * *

HÜRRİYET GÖSTERİ'
nin bu ayki sayısı (Temmuz 2002/Sayı 239) Savaş Sürüyor Ordu Ne Durumda?-Türk Dil Kurumu Yetmiş Yaşında başlıklı kapsamlı bir dosya hazırladı.

Dosyada eski TDK ile yeni TDK arasındaki farkları, dile bilimsel bakışı, kısaca 70 yıllık dil serüvenimizin bütün aşamalarını karşıt görüşlerden, yazarlardan, uzmanlardan okuyarak bir yargıya varabilirsiniz.

Özel bölümdeki Hasan Bülent Kahraman'ın Bir politik kurum ve süreç olarak Türk Dil Kurumu incelemesi; siyasal düşünce ile kültür arasındaki bağın cumhuriyet dönemindeki grafiğini ortaya koyuyor:

‘‘Kemalistler ulusal dil bilincinin yaratılmadığı bir düzenin ayakta kalamayacağını ve kendi ideolojik edebiyatını yaratamayacağını biliyordu. Bununla birlikte başlangıç döneminin kaygıları bunun ötesindedir. Dilde doğal bir özleşme olacaktı. Atatürk'ün bizzat kendisinin geometri sözcüklerini özleştirmesi ideolojikti fakat doğaldı.’’

* * *

PEKİ
12 Eylül 1980 öncesinde, sonrasında dil hareketleri nasıl bir seyir gösterdi?

Konuyu sürdüreceğim. Çünkü tartışılması gereken maddeler oldukça fazla.
Yazarın Tüm Yazıları