LeipzigYARIN size bir edebiyat şölenine gitmenizi öneriyorum.
Ama mutlaka gitmelisiniz buraya. İyi öykücü, iyi oyun yazarı Nezihe Meriç için, 15 Mart 2008 Cumartesi günü, saat 14.00 ile 18.00 arasında, İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda "Edebiyattan Hayata Nezihe Meriç" adlı bir etkinlik düzenlenecek. Sunumlar yapılacak.
Nezihe Meriç’in öyküleri, öykü türünün derinlemesine güzelliklerini bize tattıran benzersiz ustalık ürünleridir. Ayrıca, onun dile gösterdiği özeni ve üslubunu özellikle belirtmek gerekir.
Nezihe Meriç’in yeni öykü kitabı "Gülün İçinde Bülbül Sesi Var" sanırım, öykücülüğümüzde bizi doruğa çıkarıyor. Zira gerçek bir ustalık süzgecinden geçmiş öyküler toplamı bu kitap.
Ben, onun abartılmamış ama insanı derinden vuran yalın hüznünü çok severim. Onlar hayatın doğal akışında, bize olağanın ötesini gösterirler.
Şiire, şiirselliğe çok yakın, onun da lezzetini öyküsüne katmış bir yazardır Nezihe Meriç.
"Bu Öyküyü Bir Şair Okusa da Adını O Koysa" başlıklı metin gerçek anlamda, şiir/öykü dostluğuna bir çağrı sayılabilir.
Şiiri seviyor ve biliyor, yeni kitabındaki öykülerinde iyi şairlerden alıntılar, daha doğrusu çağrışımları tam yeri ve zamanında kullanmasını ise çok iyi beceriyor.
"Benim Acım Acıların Beyidir", Gülten Akın’dan bir dizedir. "Öyle Yalnızız ki Bu Panayırda / Sevgimiz Durmadan Bir Taşı Ovar," Metin Altıok’un şiirinden alınmıştır. "Derinlerde, Çok Derinlerde İçini Kıyar da İnsanın, Gene de Tam Bilinmez Olan" öyküsündeki şiir Güven Turan’ındır.
İstanbul’un, İstanbul’da yaşayanın en güzel anlatıldığı öykülerden biri; "Kıpırtı Hanım"dır.
Bir şehri sevmek, kanaatimce ancak böyle olur.
Özellikle İstanbul’u tasvir ettiği satırları okuyun derim. Bunlardan birini yazıma aldım: "Eski Göztepe var sonra.Papatyalı, margeritalı, Çingeneleriyle, çayırı çimeniyle, unutulmaz.Taş duvarlarından leylaklar, kasımpatılar taşan eski köşkleriyle... Eskiden başka güzeldi ama, şimdi de zengin mağazaları, şık insanları, yeni moda ’cafe’ denilen yerleri, restoran denilen pahalı lokantaları, çiçeklerinin güzelliğine hayran olunan balkonlu apartmanlarıyla Bağdat Caddesi, Kıpırtı Hanım için gene çok güzel.Cıvıl cıvıl, insanlarla dolu...
Zaten, bu gayret boşuna.İstanbul bir masal şehridir, ki yazmalara, tanımlamalara sığmaz.Onu görmek, tanımak, sevmek için bir ömür de yetmez."
Uzun zamandır İstanbul’a dair okuduğum en güzel satırlardı bunlar. Puslu Leipzig akşamında Nezihe Meriç, bana İstanbul’u özletti. Edebiyatın gücü, etkisi bu olsa gerek.
* * *
PEN Kadın Yazarlar Komitesi’nin hazırladığı "Edebiyattan Hayata Nezihe Meriç" gününün konuşmacıları şu adlardan oluşuyor: Füsun Akatlı, Selim İleri, Ülker İnce, Aslı Şengil, Birsen Ferahlı, Berat Alanyalı, Reyhan Yıldırım, Leyla Ruhan Okyay, Müge İplikçi, Sezer Ateş Ayvaz, Karin Karakaşlı, Özlem Yılmaz, Nalan Barbarosoğlu ve Nazan Haydari.
Nezihe Meriç’in edebiyatımızdaki yerine, yazar olarak duruşuna ve hayatına bakarak yazarın edebiyatımızdaki dönüştürücü yönüne dikkat çekecekler.
Ayrıca konuşmalardan sonra, Zeynep Tanbay’ın da bir dans gösterisi yer alıyor.
Düşünüyorum ki, onun hakkındaki bu konuşmalar, Nezihe Meriç’i tekrar okumamız için yeterli bir sebep olacaktır.