Paylaş
Rejimlerle, siyasal devrimlerle, edebiyat arasındaki etkileşim edebiyat tarihleri ve eleştirmenler için her zaman cazibesini korur.
Cumhuriyet rejimiyle edebiyat arasındaki bağlantının tarihi bugünün edebiyatçılarını, akımları anlamak için şarttır.
Yeni rejim ve devrimler silsilesi içinde edebiyata özel bir önem göstermek zorunludur.
Çünkü devrim, ideolojisinin yerleşmesi ve yayılması için buna ihtiyaç duyar.
Edebiyatçılar içinde, yeniliğin savunmasını yapmak, kavramları oluşturmak görevi edebiyat tarihçilerine ve öncelikle eleştirmenlere düşer.
Çünkü edebiyat tarihçileri değerlendirmeyi yıllar sonra yaparlar, oysa eleştirmenler hemen...
Nurullah Ataç, yeni Cumhuriyet’in Batı’ya giden yolunun rehberlerindendi.
Cumhuriyet’e kadar öğrendiklerinin içinde, Doğu kültürü ağırlıklıydı, oysa bu kültürü geride bırakıp Batı kültürü benimsenmeli ve benimsetilmeliydi.
Her zaman tekrarlarım: ‘Cumhuriyet kuşağı sevdiğini, rejim uğruna terk edebilirdi, terk
etti de.’
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hazırladığı ‘prestij kitapları’ arasında Nurullah Ataç yayımlandı.
Editörlüğünü Mustafa Şerif Onaran ile İbrahim Çelik üstlendi.
Bu tür kitapların bir kişi hakkında, değişik görüşler, farklı saptamalar, önemli ve yeni tespitler barındırması, ele alınan kişinin bir bütün halinde kavranmasını, daha boyutlu algılanabilmesini sağlar.
Nurullah Ataç kitabında kimler yazdı?
Mustafa Şerif Onaran, Doğan Hızlan, Muzaffer İlhan Erdost, Hikmet İlaydın, Remzi İnanç, Yaşar Kemal, Tahsin Yücel, Murat Belge, Adalet Ağaoğlu, Oktay Akbal, Vecihi Timuroğlu, Adnan Binyazar, Emin Özdemir, Konur Ertop, Turgut Özakman, Feridun Andaç, Mahmut Temizyürek, Özdemir İnce, Cemal Şakar, Uğur Kökden, Ahmet Oktay, Selim İleri, Necati Mert, Hilmi Yavuz, Ömer Lekesiz, Semih Gümüş, Muhsin Macit, Yakup Çelik, Hayriye Ünal, Mehmet Can Doğan, Necip Tosun, Aydın Şimşek, Alâattin Karaca, Turan Karataş, Abdülkadir Budak, Yalçın Sadak, Hüseyin Atabaş, Tuncer Uçarol, Yusuf Turan Günaydın.
DOĞU-BATI DENGESİ
Ataç, asla eleştirmenliğin edebi sınırları içinde kalmadı. ona göre edebiyat bir kültür dairesi içinde değerlendirilebilmeliydi. Klasik dillerin bile öğrenilmesi gerektiğini salık verirdi. Aslında doğru bir öneriydi bu. Çünkü kültürün temelini oluşturan dilin öğrenilmesi gerektiğini savunuyordu ve bence de böyle olmalıdır.
Ataç’ın dil üzerine çalışmalarına da özel olarak bakmalıyız. Çünkü dille kültür arasındaki bağlantıyı düşündüğümüzde onun Türk dilinin arılaşması konusundaki çalışmalarının da yararını kabul ederiz. Bugün bazı yargıları eskimiş olabilir, sadece Batı’yı örnek almak tartışılabilir. Tartışılmalıdır da... Ancak seçtiğimiz bir anlayışı, doğru ilkelerle savunmak için onu örnek alabiliriz.
Tek yönlü Batı tercihi elbette daha sonra değişti, unutulan/unutturulan Doğu daha sonra bir denge arayışı içinde hak ettiği yeri buldu.
Genç kuşaklar için bu çalışmaların önemini belirtmeye, artık gerek bile yok. Çünkü edebiyatın rejim eşliğinde kimliğini kuran isimlerden Nurullah Ataç, bu serüvende bir simge addır. Bugünün edebiyatını, eleştirmenliğini, denemeciliğini anlamak için onu iyi bilmek ve okumak gerekir. Çünkü Cumhuriyet’in edebiyat tarihi yazılırken bazı adları bilmemek, ihmal etmek mümkün değildir.
İşte Ataç da bu adların yer aldığı listenin ilk sıralarında gelir. Nurullah Ataç kitabını okuduktan sonra, Ataç’ın kendi eserlerini de yeniden okumak isteyeceksiniz...
KİTAPTAN
Nurullah’ın yazarı Arapça kelime kullanıyor diyecekler (Yaşar Kemal)
“Oturmayacağım!” dedi.
Sesi bambaşkaydı. Nurullah Bey’in sesi bambaşka sesti ya, öfke doluydu.
“Ben size ne yaptım ki?”
Bana bir şey söylemedi, öyle ayakta duruyordu.
“Bundan daha kötü ne yapacaktın?” dedi.
“Ben hiçbir şey yapmadım size. Ben size bir şey yapabilir miyim, ne olduğunu bilmeden size yaptığım bir şey olabilir mi?’
“Oldu” dedi, “oldu”. “Senin kitabının birinci sayfasında, daha ilk tümcede Arapça bir sözcük var”.
Ben kendimden utandım ama biraz da rahatladım, hemen ayağa kalktım, Cemal’i çağırdım, “bir kahve bir çay” dedim. Ter içinde kalmıştım. Nurullah Bey bunu gördü ama ben ne yapayım, terlemiştim işte.
“’Senin o pırıl pırıl dilini anlatıyordum, herkese. Şimdi ne oldu biliyor musun, bana güldüler. Durmadan her yerde konuşurlar, Nurullah’ın yazarı Arapça kelime kullanıyor diyecekler.”
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Liz Behmoaras Sevmenin Zamanı Doğan Kitap
Şafak Pavey Nereye Gidersem Gökyüzü Benimdir Kırmızı
Murielle Gagnebin Psikanalitik Bir Estetik İçin YKY
Murat Belge Militarist Modernleşme İletişim
Wilkie Collins Beyazlı Kadın Can Yayınları
Paylaş