İYİ bir romancı ve öykücü olan Ayla Kutlu’ya, “Çukurova Ödülü 2011” verildi.
Ben ödülleri desteklerim, ödüllerin yazarları gündeme getirme konusunda önemli bir işlev taşıdıkları görüşünü savunurum. 5. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’nde bu yıl Ayla Kutlu konuşulmuş. Toplantıların, sempozyumların, panellerin doğrultusunda, yazar hakkında bir kitabın da yayınlanması, o toplantılara katılamayan, o günlerdeki konuşmaları dinleyemeyenler için önemli bir kalıcı kaynak niteliği taşıyor. Ayla Kutlu üzerine yakınlarının, yazarların yazdıkları Ayla Kutlu - Çukurova Ödülü 2011 başlığı altında toplanmış. Kitap şu bölümlerden oluşuyor: Ayla Kutlu Özel, Yaşamının Öyküsü, Aile Bireyleri, Dostları. Yazarlığa İlişkin İrdelemeler. Eserleri Hakkında. Romanlarına dair - Öykülerine Dair.
* * *
ÖDÜL kitabının başında Çetin Yiğenoğlu, ödül konusunda bilgi veriyor. Mehmet Karasu, Kutlu’yu Kutlarken yazısında, daha önce bu ödülün Nihat Ziyalan’a, Taha Toros’a verildiğini belirttikten sonra, Neden Ayla Kutlu sorusunun yanıtını veriyor: Ayla Kutlu, çağdaş kadın yazarlarımız içinde en üretkenlerinden biridir. Sıcak kentin sıcakkanlı insanları arasında doğup büyüyen yazar, çok dilli, çok dinli, çok kültürlü bir ortamda yetişmiş, üstün gözlem ve yorumlama gücünü, yazma yeteneğiyle birleştirerek okurlarıyla buluşturmuştur. Eserlerinin çok sayıda baskı yapmış olması denli bunun bir başka ve somut kanıtı da almış olduğu ödüllerdir. Ödülün Ayla Kutlu’ya verilme gerekçesi ise şöyle: Yazın yaşamı boyunca yazdığı yetişkinlere yönelik 14, çocuklara yönelik 20 kitabıyla özgün atmosferler yaratarak kadın ve çocuk sorunsalları üzerine eğildiği, eserlerinde ülkemizin her zaman duyarlı olan güney bölgesine ilişkin sosyolojik gelişmeleri irdeleyip aydınlatarak kültürümüze yaptığı katkıları dolayısıyla 3. Çukurova Ödülü’nün Ayla Kutlu’ya verilmesi uygun bulunmuştur.” İyi bir yazarın kaleminden çıkmış, Yaşamımın Öyküsü bölümünü okuduğunuzda, bir yazarın yaşamıyla yazdıkları arasındaki bağlantıyı da bütün derinliğiyle keşfedeceksiniz: Doğum tarihim 14 Ağustos 1938. Doğum yerim: Antakya. Çözemediğim bir bilmecedir: Yaşamöyküsü, tarihlere sıkıştırılıp özetlenen kuru bir anlatı mıdır, yoksa insanın geçirdiği evreleri içeren bir iç dökmesi mi olmalıdır? O yüzden biraz farklı bir öykü sunuyorum size. Yaşamımın çok önemli bir evresi saydığım kısa bir süre var: Elli yedi gün. Bu elli yedi gün, Atatürk’lü Türkiye’nin çatısı altında onun yalnızca manevi değil, maddi varlığıyla da birlikte geçirdiğimiz dönem. Biliyorum, bütün değerler gibi simgesel. Önemli olan, farkındalığın anlamını bilen bir insan olmam. Bu benim onurum ve heyecanım. (...) İnsanlara edebiyatın güzel, anlayışlı, bilgili, ılıman ve yaratıcı ortamını sunmayı başardım. Bu, benim acılaşmamı önledi. Artık uğraşımı, yaşam biçimimi değiştiriyor, başka bir yoldan yürüyordum. Bu benim 1974 yılında başlayan ve süren yeni kimliğimdi. 1980 yılında, yirmi yılımı doldurduğum gün, memurluğumu sona erdirecek dilekçemi verdim. Artık önümde açılan tek yol vardı: Yazmak...
* * *
AYLA KUTLU kitabında aşağıdaki yazarların yazılarını okumanızı salık veririm: Dilek Direnç, Mustafa Şerif Onaran, M.Sadık Aslankara, Erendiz Atasü, Atillâ Özkırımlı, Gürsel Aytaç, Sevgi Özel, Hüseyin Yurttaş. Hiç kuşkusuz diğer yazılar da yazarı yeniden, yeni açılımlarla okumanızı sağlayacaktır. Ayla Kutlu’yu kutluyorum.