Paylaş
Eleştirilerinde ciddiyet, denemelerinde mizah, bazı denemelerinde de felsefenin izdüşümü vardı.
Seçilmiş yazılarından bir kitap var önümde.
Kırmızı Gagalı Pelikan - Kırk Yıldan Kırk Sesleniş.
Kırk yıllık yazarlık yaşamından seçmeler bu kitapta yer alıyor.
Ben de kitaba bir giriş yazdım.
Kırmızı Gagalı Pelikan, beş bölümden oluşuyor:
I Şiir Üzerine, II Anlatı Üzerine, III Düşünce Üzerine, IV Dil Üzerine, V Başıboş Denemeler.
Füsun Akatlı, eleştirmenin ciddiyetini, ağır başlılığını bozmadan, ölçütlerinden, ilkelerinden ödün vermeden, edebiyat lezzetini daima ön plana çıkaran bir eleştirmendi.
Edebiyatın bilgi, birikim olduğu gerçeğinden yola çıkar ama duyarlığı ihmal etmezdi.
Edebiyatı dar olarak yorumlarsanız, onun içine hapsedersiniz kendisini, zenginliğini de yoksulluğa indirgemiş olursunuz.
Oysa edebiyatı bir kültür dairesi içinde yorumlarsanız, onun içinde düşüncenin varlığını gözetirseniz, edebiyatın daha bütünleyici bir anlam taşımasını sağlarsınız.
Kültür düzeyi düştükçe, irtifa kaybettikçe, edebiyatın kışının başladığını, beğeni düzeyinin nasıl hızla düştüğünü birçok yazısında ortaya koydu.
Bazı yazarlar vardır ki, Füsun Akatlı’yı okumadan onların inceliklerini, ayrıntılarını fark edemezsiniz.
Nezihe Meriç, Bilge Karasu, Tomris Uyar bu yazarların başında gelir.
Bilge Karasu’yu Tanımak da Bir serüvendir yazısında, bir yazarın en önemli özelliklerini birkaç satırda anlatır:
“Türk edebiyatının yazısında en çok, ‘felsefe’ taşıyan; ama felsefeyi edebiyatına taşıtmayan denge ve doz ayarını meleke haline getirmiş ustası Bilge Karasu’nun edebiyat dünyasına girmek, derinlikler ve zenginlikler ülkesinde heyecanlı bir yolculuğa çıkmak gibidir. Yolculuğun sonunda, adeta bir ruh eğitiminden geçmiş olan okurun elinde birçok yaşam sırrının anahtarı birikmiş olur.”
Eleştiri türünün azlığı bizim edebiyatımızın, okurca daha kapsamlı anlamasını önlüyor. Eleştirinin sadece bir kitabı, bir kişiyi tanıtmak olmadığını Füsun Akatlı, birçok yazısında kanıtladı.
Başıboş Denemeler başlığını çok sevdim.
Ne kadar özgür bir tür olursa olsun denemenin de gizli bir disiplini vardır. Oysa Başıboş Denemeler, deneme ötesi bir özgür yazmayı simgelerler.
Füsun Akatlı’nın Kırmızı Gagalı Pelikan’ını okuyun, eleştiri, deneme, edebiyat lezzeti üzerinde sizi yeniden yoğunlaştıracak.
Ayrıca Türk edebiyatçılarına yaklaşım konusunda size yeni önerilerde bulunuyor.
(Kırmızı Gagalı Pelikan - Kırk Yıldan Kırk Sesleniş / Füsun Akatlı / Kırmızı Yayınları)
Cemal Süreya’ya sesleniş
Cemal Süreya’yı tanıdığımda lise öğrencisiydim. Neredeyse otuz yıl olacak. Edebiyat ağabeyim olmuştur benim. Edebiyat üzernine, en çok da dil üzerine, o kadar çok, öyke ayrıntılı konuşmuşuzdur ki, günler, geceler boyu; dile getiremediği, yazıya dömekediği düşüncelerini bile kestirebilir olmuşumdur zaman içinde. Ondan çok şey öğrendiğim muhakkak. Papirüs’ü ilk çıkardığı yıllarda ben yeniyetme bir edebiyat heveskârıydım. Açlıkla dinlerdim onu; pırıltılı zekâsı, “aykırı” çıkışları beni büyülerdi. (...)
Cemal Süreya, “içlenmek zanaatının” ve şiirin ustası olduğu kadar Türk edebiyatının, edebiyat üzerine -özellikle de şiir üzerine- düşünen nadir kafalarındandı. Onun çapında bir edebiyatçı için fazla geniş, fazla kalabalık sayılacak bir yüreği vardı; içinde bir biçimde, hemen herkesi sığdırabildiği. Öyle sanıyorum ki, engin hoşgörüsü; bir “zekâ adamı” değil, bir “gönül adamı” olma konusundaki bilinçli ve ısrarlı özleminden kaynaklanıyordu. (...)
Büyük yaşam der dururdu o... Bir teraneydi bu adeta. Bak Cemal Ağabey, yaşam küçük... küçücük aslında. Senin ele avuca sığmaz yaşam paletinde ölümün rengi kara değil, maviydi. Kim derdi ki, henüz elli sekiz yaşındayken, ecelini beklemeden, kara elli bir ölüme gafil avlanacak bu büyük yaşam! Yaşam küçük, ölüm alçak. Büyük olan ve yüksekte duranh, olsa olsa, şiirdir, şiirindir yine.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Taha Akyol / Bilim ve Yanılgı / Doğan
Nick Hornby / Jüliet Çıplak / Sel
Onur Caymaz / Gece Güzelliği / İletişim
Armand Farrachci / Bach, Son Füg / Can
Sevinç Çokum / Al Çiçeğin Moru / Kapı
Paylaş