Paylaş
Özellikle bazı seslerin bir aryası, bir türküsü, bir şarkısı zaman zaman kulağınızda yankılanır.
Remziye Alper de benim için böyle seslerden biridir.
İyi, ünlü bir sopranodur.
Bellini’den Verdi’ye, Donizetti’den Mozart’a kadar birçok aryayı seslendirmiş, Türkiye’de ve dünyada çok dinlenmiş, ödüller kazanmıştır.
Ama benim belleğimdeki Remziye Alper hangisi? Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar türküsünü, bütün bir Anadolu’yu yüreğinize taşıyarak söyleyen Remziye Alper.
Ben türkülerin ya otantik icrasını ya da çok sesli söylenişini severim, işte onun bu icrası, örnek gösterilecek bir icra.
Bizde müzikçilerin yaşamı üzerine çalışmalar yayınlanıyor. İcracıların yaşamını monografilerden okuyabiliyoruz; ama ses sanatçılarımızın, sopranolarımızın veya diğerlerinin yaşamını bilmiyoruz.
Hayati Asılyazıcı’nın hazırladığı, “Savaşın Küllerinden Doğan Soprano Remziye Alper* (Ünlü Sanatçının Yaşam Öyküsü)” kitabını okurken bunları düşündüm.
Sahnede dinlediğimiz, kayıtlarını çaldığımız sopranonun, yaşam öyküsünü, meslekî başarısının köşe taşlarını bilmiyoruz. Zaten çoğunun, ne yazık ki CD kayıtları bile yok.
* * *
SANATÇI Önsöz’de, kitabın hazırlanışından notlar aktarıyor bize:
“Her sanatçı gibi sanat hayatım boyunca, yaptığım etkinliklerimle ilgili bilgi ve belgelerimi özenle sakladım. Sonra bir gazete ilanında yurtiçi ve yurtdışında başarı kazanmış sanatçılara yarışma açıldığını okudum. Birikimlerimi iki dosyada toplayarak yarışmaya katıldım. Bizler gibi başarılı sanatçılar yetiştirmiş olduğu için kazandığım ödül, mezun olduğum Ankara Cebeci Konservatuvarı’na verildi. Büyük gurur duydum. Bu yarışma beni geleceğe çok iyi hazırladı. 45 yıllık sanat yaşamımı, deneyim ve birikimlerimi kitap haline getirmek istiyordum.”
Alman kâbusunun darmadağın ettiği Kırım’da doğdu, göçmenliğin bütün çilesini çekti, göç fırtınası onu ve ailesini, Avusturya’ya sürükledi, Bregenz’de manastırda rahibelerin şefkatine sığındı, bu göçebelik Bursa, İzmir ve Ankara’da da sürdü.
Müziğe ilgisi Kırım’da başlamıştı. Nasıl başladı müzik yaşamı?
“Ulus ortaokulunu bitirdim. Evimiz Ulus’a yakındı. Okulu bitirince, babamın ve annemin işine yakın oturmak için Cebeci’deki bir eve taşındık. Annem liseye gitmemi istiyordu. Bir gün, annemle Cebeci’deki konservatuvarın önünden geçiyoruz; birden konservatuvar binası ilgimi çekti. Anneme sordum. ‘Konservatuvar’ dedi. Anlamını sorduğumda, çeşitli dallarda sanatçıların yetiştirildiği okul olduğunu söyledi. Burada okumak isterdim, dedim. Ama o kadar içten söyledim ki gözlerimden yaşlar süzülüverdi.”
İlk profesyonel temsili, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde Çaykovski’nin Yevgeni Onegin operasındaki Olga rolüydü. Bir trafik kazasında kaybettiği eşi, orkestra şefi Orhan Tanrıkulu ile 1969 yılında evlendi.
Yurtdışında Santa Cecilia’ya girişini, Verdi Ödülü’nü kazanışını okuyun.
Bir Türk sopranosunun başarı öyküsü hepinizi etkileyecek.
Yurtiçinde ve yurtdışında icralarıyla hep övgü topladı.
Kitabın bir bölümünde, onun için yazılanlardan alıntılar var. Fotoğrafların da yer aldığı yaşam öyküsü kitabının içinde bir de DVD bulunuyor.
* * *
BİR sopranonun başarılarla dolu yaşam öyküsü gerçekten ilgi çekici, güzel hazırlanmış bir kitap.
(*) Savaşın Küllerinden Doğan Soprano Remziye Alper (Ünlü Sanatçının Yaşam Öyküsü), Hayati Asılyazıcı, Kaynak Yayınları.
Paylaş