Bir fondan almaz mısınız?

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Çocukluk günlerimden belleğimde kalanlar, zaman zaman ortaya çıkıverir. Elbette bir vesile bulduklarında.

Köln'deki Çikolata Müzesi'ni gezerken, misafirlere söylenen bir ikram sözü kulaklarımda çınladı:

‘‘Bir fondan almaz mısınız?’’

Chocolat fondan'ın kısa adı buydu.

Marcel Proust'un kurabiyesini çağrıştırdı bana. Çocukluk günlerinden bugüne ağızda ve ruhta kalan bir lezzet.

Ahududu, altın likörlerinin yanında da çikolata ikram edilirdi.

Rengârenk yaldızlı kağıtlara sarılan çikolatalar, bir çocuk için ne kadar da baştan çıkarıcıdır. Bir tekle yetinmeyen çocukların talepkâr gözlerine bakan ev sahibi, istediğin kadar alabilirsin çocuğum, derdi.

Ardından da çocuğun arsızlığının dedikodusu yapılırdı.

Ben çikolata kadar onun sebe-i mevcudiyet'i kakaoyu severim, belki biraz daha fazla. Sütlü kakao kış günlerinde en güzel içecektir. Onun stres kovucu özelliğinden dem vuranlar, benim sakinliğime bakıp bu yorumda bulunmuş olabilirler.

Kakaonun da cinsleri vardır; ben Hollanda kakaosunu tercih ederim, onun damağımdaki saltanatı hepsinden uzun sürer.

Çikolata Müzesi, çok hoş bir yer, ruhun değil de bedenin gıdası olan müzelerden biri.

Mis gibi kakao kokusu arasında, bir gofret üstünde sunulan sıcak çikolata, edindiğiniz kuramsal bilgiyi uygulama alanına aktarıyor.

***

Ünlü çikolatacı Stollwerch Ailesi'nin yaptırdığı müze, 1942'de bombalanmış, 1948'de yeden açılmış.

Ren Nehri kıyısında, oturup çikolatalı pastanızı yiyebileceğiniz bir yapı.

Kakaonun bulunmasından, çikolataya dönüşümüne, çeşitlerine kadar bütün bilgiyi bu müzede bulabilirsiniz.

Satış bölümünde envayi çeşit çikolatalar... Muzlusundan, sütlüsüne, fındıklısına kadar.

***

ANCAK burada öğrendiklerim, benim seçicilik listeme bir de çikolatayı ekledi. Yediğim bitter çikolata daha da acılaştı.

Ne zaman çikolata alacak olsam, üzerindeki bilgileri okuyorum.

İyi bir çikolatanın içinde yüzde 60 oranında kakao bulunmalıymış, ben de o çikolatayı yiyince diğerlerini beğenmez oldum. Şekeri az, kakaosu bol çikolata için Stollwerch Ailesi'ne teşekkür ederim.

Şimdi çikolata ikramlarını reddediyor, hatta içindeki kakao oranını biliyor musunuz, diye de bilgiçlik taslıyorum.

Bütün ithal çikolatalarının verdikleri bilgiyi satır satır okudum, kakao oranı yüzde otuzu geçmiyor.

***

Türkiye'de imal edilen çikolataların arkasındaki yazının anlamını çözemedim: ‘‘Yüzde seksen çikolata ihtiva eder.’’

Acaba diye düşündüm, kakaodan başka çikolata ağacı diye bir ağaç mı var? Sordum, bilen yok.

***

COCOA ya da kakao Milattan Önce 500'de, Maya'larda varmış. Maya Uygarlığı'nın büyüklüğüne bir kanıt daha.

Cocoa Tikal, diye bir zat da Guatemala'da yöneticilik yapmış.

Jean - Etienne'in (1742) müzedeki Çikolatacı Kız tablosu da iştah açıcı doğrusu.

Herman Cortes, 1519'da Meksika'nın Aztek hükümdarı Montezuma'nın sarayında kakao tohumundan yapılan acı içeceğin tohumunu İspanya'ya götürmeseydi, Avrupa çikolatayı öğrenemeyecekti.

Tohumun İspanya'ya varışının üstünden yüz yıl geçti; Fransa'da, İngiltere'de çikolatacı dükkanları açıldı.

Sevgili İngilizler, bu acı içeceğin içine süt katarak, sütlü çikolata yapmışlar. Demek ki sütlü çayı sütlü kakao izliyor.

***

YAZ sıcağında çikolata yenir mi, sorusu pek anlamlı değil. Çikolatalı dondurmaya ne dersiniz?

Çikolatalı pasta sadece kışları mı yenir? Siz de Çikolata Müzesi'ni gezseydiniz, kakaoya bağımlılığınız artardı.

Yazarın Tüm Yazıları