Paylaş
Cumartesi gecesi Defne Akol ile Bedri Murat Koraman'ın Esma Sultan Yalısı'ndaki düğün törenindeydim. Nil - Bedri Koraman'ın oğullarının töreni. Ben nikahları, düğünleri pek sevmem ama Nil ve Bedri Koraman olunca akan sular durur.
Bedri'nin o kadın kahramanlarını, insanın içini açan güzelliklerini unutur muyum? Her kuşağın, bilinçaltında o kadınlara ulaşmanın kıskançlığını yaşadığını ben yakından bilirim.
Nil-Bedri Koraman, beni kapıda öylesine güleryüzle karşıladılar ki, bir anda ruhum, törenlerin asık yüzlü resmiyetinden arındı.
'Bir Düğün Gecesi', sevgili Adalet Ağaoğlu'nun modern klasikler arasında sayabileceğim romanını yazıma başlık yaptım.
Böylesine törenlerde, daha kapıdan girerken, gözlerim projektör gibi etrafı tarar. Aşina çehrelerin bir göz listesini yaparım. Yavaş yavaş selam vererek, el sıkarak hedeflediğim dost grubuna doğru yönelirim. Engellemeler sırasında da, onları gözden kaçırmamak için karşımdakinden çok onlara bakarım. Gene öyle yaptım ve gene başarılı oldum.
***
ÇETİN Altan, Aydın Boysan, Ferruh Doğan ve ben. Düğün olmasa bir yalıda buluşabilir miydik? Birbirimize söyleyeceklerimizi ayaküstü, birkaç sözcükle de olsa aktarabilir miydik?
Karikatürün felesefesini yapan bir kaç kişiden biridir Ferruh Doğan, çizginin ardındaki felsefeyi, dünyayı yansıtır.
Saraybosna'ya çağırmışlar sergi açması için. Kabul etmiş bu daveti. Alçakgönüllükle, sanki Beyoğlu'nda açacakmış gibi anlatıyor. Bir yandan da yakınmadan Türkiye'de iletişim hızının yavaşlığını anlatıyor.
Bu karikatürcüler ne kadar hoşgörülü oluyor yahu... Biraz da yazarlara öğretseler...
Aydın Boysan, entelektüel masaların, dost sohbetlerinin, en müthiş stand-up komedyeni. Kitapları gerçekten konuşma rahatlığı içinde okunuyor. Tabii gene hepimizi eleştiriyor. Beni iğneliyor. Yeğenim gelecek onu karşıyacağım onun için sizden ayrılacağım dediğimde, 'Gelmen tuhaftı gitmen değil' diyor.
Ağır topu sona sakladım, sohbetimizin as solisti Çetin Altan'ı.
Ustaya göre, eskiden iyi konuşanlar varmış, sohbete başladımı herkes etrafında hale olurmuş. Şimdi Aydın Boysan var. İltifatı da incelikli yapar.
Esma Sultan Yalısı'nın rıhtımından denize bakarken Yusuf Ziya Ortaç'ın bir sözünü bize aktarıyor: 'İstanbul'da her şey ulvi ama burada ikamet edenlerin bazıları süfli,' dermiş.
Yıllar öncenin bu tesbiti bugün bütün dehşetiyle canımıza okuyor.
Çetin Altan, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'nun sohbet seanslarından söz ediyor. Nizamettin Nazif, vapurda, nasıl 18 yaşında sünnet olduğunu anlatırmış.
Evet, Çetin Altan Türkiye üzerinde kendine özgü bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Osmanlıdan cumhuriyete kadar geniş, engebeli bir satıhta.
***
BİR Düğün Gecesi’nde de bazen insan sıkılmıyor. İnsanın bu kadar güzel, hoşsohbet, bilgili dostları olması şartıyla.
Paylaş