Paylaş
Feyza Hepçilingirler, edebiyatın birçok türünde iyi yapıtlar vermiş biridir.
Öykü, roman, çocuk ve genç kitapları, deneme, inceleme, eleştiri kitapları, Türkçe günlükleri...
Enver Ercan’ın hazırladığı Hep Gülümsedim kitabında yaşamıyla ilgili Hüseyin Kaya’nın sorularını yanıtlıyor. Gerek yaşamında gerek edebiyat serüveninde, doğru bildiği yolda ödün vermeden ilerleyen, edebiyatın bir sorumluluk mesleği olduğunu unutmayan bir yazardır Hepçilingirler.
12 Eylül fırtınası için, işini kaybettiği halde, başkalarının yanında benim başıma gelen solda sıfır kalır diyecek kadar da alçakgönüllü.
Kaya’nın konuşmasında öykü için bakın ne diyor?
“Rasim Özdenören’in öyküyü ‘dişil’ bulma nedenini bilmiyorum, ben de öyle düşünüyorum. Benimki şu: Dantel örmek, oya yapmak gibi kadınca bir sabır gerektiriyor öykü. Çalakalem (çalatuş!) yazmak yerine, bir kazağı ilmek ilmek var etmek gibi, öykünün de sözcük sözcük örülerek var edilen bir tür olduğunu düşünüyorum. Öykü her şeyden önce bir dil işçiliği...”
Dil için ne düşünüyor?
“Dilim Dilim Anadilim adlı kitabının arka kapağında bir benzetme yapmıştım: ‘dili ‘kan’ gibi düşünüyorum. Vücudumuzu dolaşan ve bedenin bütün organlarını ayakta tutmaya çalışan, diri tutmaya yarayan kan... Böyle bakınca şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Eğer dilde bir kirlenme varsa vücudun öteki organlarında da bu kirlilik kendini gösterecektir.”
İzmir Kitap Fuarı için Hürriyet’in yayımladığı kitap ekinde Feyza Hepçilingirler, Çağlayan Çevik’in sorularına, edebi kimliğini irdeleyen yanıtlar vermiş.
Hayatında İzmir’in etkisinden İstanbul’da yaşadığı olaylara, kendi yazarlık serüveninden ‘pop yazar’lara yönelik eleştirilerine, Türkçeci kimliğinden YÖK’e karşı duruşuna kadar pek çok konuya samimi cevaplar vermişti Hepçilingirler. Söyleşi’de “Nasıl anılmak istersiniz” sorusuna bakın nasıl yanıt vermiş:
“Çocuklar için yazarken bambaşka bir insanım, Türkçe günlüklerini yazarken çok farklıyım, eleştiri yazarken sinirliyim, öykü yazarken rahatım, roman yazarken çok daha rahatım. Ama ben öyküyü daha çok seviyorum. Son yıllarda Türkçecilik biraz ağır basıyor, biraz değil epey ağır basıyor! Zaman zaman okurlarla bir araya geldiğimde çoğunlukla Türkçe kitapları önüme diziliyor imza için, oysa sekiz tane öykü kitabım var. Nasıl anılmak istediğim konusunda hâlâ emin değilim ama Türkçeci ve öykücü olarak anılmak istiyorum galiba.”
Kitaplarının içinde Türkçe Günlükleri serisi, dil alanında örnek çalışmalar toplamıdır... Günlük yaşamımızda, karşılaştığımız tabelalardan konuştuklarımıza, okuduğumuz kitaplardan gazete ve televizyona kadar, zengin bir dil ekseni çevresinde yapılan çalışmalar çok etkileyici.
Bu kitaplar bizi, günlük yaşamımızda bir dil disiplinine çağırıyor, Türkçe konusundaki yadsınamaz sorumluluğumuzu anımsatıyor.
Yeni deneme kitabı Bu Dağların Karı Erimez, okunması, üzerinde düşünülmesi ve her zaman yararlanılması gereken bir kitap.
* * *
FEYZA HEPÇİLİNGİRLER ismi yazınımızın önemli adlarından olduğu kadar, TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nın onur konuğu olarak, fuarı da onurlandırdığı inancındayım. Nice ödüllerde onu görmek dileğiyle..
Paylaş