Paylaş
KONSEPT ve tasarımını Bülent Erkmen'in yaptığı, metnini Faruk Ulay'ın yazdığı, fotoğraflarını Tülin Altılar'ın çektiği 32 Büst- Otuz İki Fotoğraf İçin Yalanlar kitabının basına yansıyışını, günlerdir, biraz ibretle biraz hayretle, daha çok da üzüntüyle izlediniz.
Bülent Erkmen, her zaman öncü bir çalışmasıyla bizi sarsar, sanatın işlevi, yeri, konumu üzerine düşündürür. 32 Büst de bunun başarılı örneklerinden biri.
Erkmen'in seçtiği 32 kişinin belden yukarı fotoğraflarına Faruk Ulay'ın gerçekten çok beğendiğim metni eşlik etmiş.
Çıplaklık bizde daima banal çağrışımların ateşleyicisidir. Üstelik kompleks yumağı olduğumuzdan, bedenimizin santimetrekaresini bile göstermekten utanç duyarız.
Manken bedenlerine ve sadece ete alışık, sığ sularda debelenen gazetecilik, 32 Büst'ü değerlendirirken bir bütün olarak ve sanat bağlamında değerlendiren yazılar yerine ışıldaklarını fotoğraflara çevirdi.
Çoğumuz, bu ünlü kişilerin kompleksten arınmış bir gerçek aydın tavrıyla resimlerini çektirmekteki, toplumsal ve bireysel cesaretlerini kutlayacağımıza, onların dış görünüşüyle sözüm ona dalga geçtik.
Ne hazindir ve ne zavallılıktır ki, bedenlerini eleştirdikleri kişilerin işleriyle, beyinsel başarılarıyla, hayatları boyunca ilgilenmediler.
Onların yazdıkları, çizdikleri, çektikleri, yaptıkları işler, bu çıplaklığı saptıran yeniçeri ruhlu insanların umurunda değildi.
Çıplak enteller diye onları sarakaya alarak, okuyucularının önünde bir kez daha eski deyişle Karagöz'den daha cahil olduklarını ispatladılar, bunu belge ile de taçlandırdılar. (!)
***
FOTOĞRAFLARA takılıp kalanlar, metinden hiç söz etmediler.
Faruk Ulay'ın metni bir tek satır okumaya alışık olmayanların dikkatini çekmedi.
Fotoğraf ile metni bir arada değerlendirebilselerdi, kamuoyu önünde bu kadar gülünç duruma düşmeyebilirlerdi.
Acıdım onlara doğrusu.
Faruk Ulay,iyi bir yazardır.
İti, Modus Operandi, Yazılmamış Bir Tarih Kitabı İçin Dipnot kitaplarından bazılarının adı.
Sanırım adını bilmiyorsunuz, bilme gereği de duymadınız, çünkü onun çıplak fotoğrafını görmediniz.
Tülin Altılar da tanınmış bir fotoğrafçı, fotoğraf sanatçısı. Tanımadığınıza eminim, çünkü manken fotoğrafı çekmiyor.
Bülent Erkmen'in konseptini ben şöyle algılıyorum: Bir ölçüde, kutsal bağlamından biraz kaydırırsak, bir tür demythologize denilebilir.
32 Büst'te yer alan ünlülerin efsanelerini yeryüzünde indiriyor.
Efsane kişilikleri gerçek hayatın gündemine indirmek de sanatçının bir uğraşı, bir yaratısıdır.
Bülent Erkmen'in bu amacı da var bence.
Sevgili Bekir Coşkun'un Soyunun yazısından bir bölümü alacağım yazıma. Bence bu yazıyı kesip saklayın, basında bu tür tartışmalar olunca açın hemen onu okuyun:
'Ve önceki gün aydınlar topluca soyundular... Medyanın fazla ilgi duymadığı tam 32 yazar-tiyatrocu-edebiyatçı-yönetmen-şair...
Tabii ki herkes onlardan söz ediyor, gazeteler çarşaf çarşaf onları yayınlıyor, televizyonlar gün boyu onları veriyor..
Medya onları eleştirirken, aslında onların yaptığı bir eleştiri...
Bir ayıbı-utancı medyanın yüzüne vurmak... Popoları kafalardan daha ilginç bulan, kıçları düşüncelere tercih eden medyaya bir yanıt...
Siz de tartışmaya katılmak mı istiyorsunuz?...x
Soyunun görelim.'
Sevgili kardeşim Sedat Ergin'in telefondaki teklifi kara mizahla, absürd bir tiyatro sahnesi arasında sallanıyordu:
Siz pazar günü bu konuda yazı yazacağınıza, belden yukarı çekilmiş kocaman çıplak fotoğrafınızı koyun, bu mesaj yeter.!'
Ah, Sedat yetmez, herkesi kendin kadar bilgili, zeki, birikimli zannediyorsun. Sen de benim gibi basın dünyasının gafillerindensin.
***
Şimdi bu kitabı alın okuyun.
Hakkında yazılanların hiç bir anlam taşımadığını farkettiğinizde öfkeniz daha da kabaracak.
Paylaş