Paylaş
ESKİ First Lady, şimdiki New York senatörü Hillary Clinton'un anılarının telif hakları için tahmin edilen toplam rakam beş milyon dolarmış.
Amerikalı yayınevi yöneticilerinin tatlı rüyası bu kitap. Sadece Amerika'da değil bütün dünyada best seller olmasını bekliyorlar.
Sekiz yıl Beyaz Saray'da yaşayan Hillary Clinton'un anılarını merak edenler, bunun sansürden geçmeden yazılacağı konusunda şüpheliler.
Bir çok yayıncı kitapta, First Lady'nin başını ağrıtan Monica Lewinsky ile Vincent Foster'ın adının geçmeyeceğini belirtiyorlar.
Oysa okurların beklediği bölüm de onlarla ilgili olanı.
Senatörün faal siyaset içinde bulunduğunu, imajını bozacak, zedeleyecek hususların anılarında yer almayacağını iddia edenler çoğunlukta.
Çünkü diyorlar, Nancy Reagan, My Turn'ü daha sansürsüz yazabildi, siyasi bir kariyeri yoktu.
Yayıncılardan bazıları ise eski First Lady'ler ne kadar özgür yazarlarsa yazsınlar, yaşadıkları, tanık oldukları her şeyi yazamazlar, kendi kendilerine yasaklama mekanizması çalışır, diyor.
Yanındaki kadınları başkanın etkilemesi doğaldır.
Bir edebiyat ajanının dediği gibi, başkanlar tarihi yeniden yazarken, yazdıklarını sanırken, herşeye Olimpos Dağı'ndan bakarlar.
* * *
BİZDE Cumhurbaşkanı eşlerinin anıları yoktur, haklarında kitap da yazılmamıştır, Mevhibe Hanım müstesna.
Mevhibe adıyla torunu Gülsün Bilgehan Toker'in kaleme aldığı yarı belgesel kitabı büyük ilgi uyandırdı.
Kitabın ikinci cildi üzerine, ben de Pembe Köşk'te bir konuşma yaptım.
Gene Hürriyet'te okumuşsunuzdur, kitap Yunancaya da çevrildi.
Ben, siyasi mekanizmanın en üst noktasında görev yapanların, devletin en üst kademesinde çalışanların, anılarını yazmasından yanayım. Gerçeklerin tarihe aktarılması açısından gereklidir bu.
Üstelik başkanların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların yanında yaşayan eşlerinin, gözlemlerini sayfaya dökmeleri, kendi bakış açılarından önemli siyasal günleri değerlendiremeleri, tarih yazıcılığı açısından çok önemli belgelerdir.
Çünkü bunun içinde otobiyografik kırıntılar da bulunur.
* * *
DOĞU insanları, mahfiyetkárlığa sığınarak, yaşadığını, bildiğini mezara götürmeyi tercih eder. Sırlarıyla gömüldü sözü, bir tür iltifat sayılır.
Oysa tarihe yapılan bir haksızlıktır bu.
e.posta'dan çıkanlar:
Deniz Can, Çanakkale Belediyesi'nin çok sesli müzik eşliğinde çöp toplama uygulamasından yana olduğunu belirtiyor.
Cumhuriyetin yeminli düşmanları dışında herkesin bu uygulamadan memnun olduğu kanısında.
Halk dalkavukluğunun ne menem bir şey olduğunun da ortaya çıktığını yazısına eklemiş.
Yazının havasından, Cumhuriyeti ve onun kurucusunu yermek için, Cumhuriyetin benimsetmeye çalıştığı değerlerin, güya yöntem ve usullerini eleştirmek adına, toplum mühendisliği ve jakobenlik karalamasıyla insafsızca topa tutmakta olan sözümona liberal-demokratlara da bir cevap niteliği taşıdığını yazıyor.
* * *
İstanbul'da yaşayan Çanakkaleli bir aile, Gökhan Saraçoğlu, Aslıhan Saraçoğlu ve Özden Denizsever de, yazımı desteklediklerini, ancak Çanakkale'nin gelişme çizgisinde durakladığını yazmışlar.
1960'lı yıllarda Çanakkale'nin çok daha önde bir kent görünümünde olduğunu, bu açıdan üzüldüklerini iletmişler.
Paylaş