Ben bir BondkoliÄŸim

EN yeni James Bond’u da seyrettim.

Haberin Devamı

Yayınlanmış bütün Bond filmlerini izleyen birisi olarak, Skyfall’u zaten kaçıramazdım...

2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın açılışı esnasında özel bir bölüm vardı. James Bond (Daniel Craig), Kraliçe II. Elizabeth’i saraydan alıp seremoninin yapıldığı yere kadar ona eşlik ediyordu. Mizansen gereği helikopterle alanın üstüne gelen Bond ve Kraliçe, paraşütle iniş yapmışlardı.

Kendi açımdan bakacak olursam, bu sahne bile Bond sevgimdeki isabeti göstermiş olur.

Aslında, ajan filmlerinin tümünü tutkuyla, büyük bir hayranlıkla izlerim. Çünkü bireysel başarılardan, zaferlerden hoşlananlardanım. Ama Bond’un yeri ayrıdır. Ne de olsa böyle bir krallığa böyle bir ajan yakışır.

Zaman içinde Bond’un mücadele ettiği isimler, kötüler, yok ettiği kötüler değişiklik gösteriyor...

İlk Bond filmlerinde sarı benizli, çekik gözlüler dünya düzenini yok etmek, demokrasiyi ortadan kaldırmak için her kötülüğe başvururlardı. Dahası, kötü karakterler hususi ‘kötü’ görünüşlü ve biraz da çirkindiler.

Zamanla rakipler ve hedefler değişti. Bu kötü insan, her ırktan, her milletten olabiliyor. Öyle ki Bond’un kendi topraklarından bile çıkabiliyor...

Bond filmlerinin sonu ne olacak diye kaygılanmadım hiçbir zaman. Ama o sona ‘nasıl’ gelineceği özeldir Bond filmlerinde.

Haberin Devamı

* * *
  Â
BU kadar olmaz sözünü James Bond filmleri için hiçbir zaman kullanmadım.

Bir seyirci olarak deneyimlerim göstermiştir ki, James Bond nasıl olsa kötüleri ve kötülükleri yok edecek ve zaferini güzel bir kadınla, adaların birinde ya da bir teknede centilmenliğine yakışır bir zarafetle kutlayacaktır. James Bond kusursuz centilmen örneklerindendir ve kadınlara karşı tavrı eşitlikçidir(!)

Dost-düşman, her kadını yatağında ağırlar.

Bond sadece yabancı düşmanlarıyla mücadele etmez, kendi bürosunda da ondan hoşlanmayanların sayısı da azımsanmayacak kadardır.

James Bond her zaman kurallara bağlı değildir. Başına buyruk bir kişiliğe sahip olduğundan kendi kafasına göre işler yapar. Ama sonunda başarıya ulaştığı için her zaman bağışlanır. Onun metodu budur.

Benim beğendiğim özelliklerinin başında her zaman şık olması gelir.

Gerçekle hayal arasındaki gidip gelmeler de bana uygundur.

Bond filmlerinde yırtıcı hayvanların da önemli rolleri vardır. Sözgelimi dünyayı mahvetmek isteyen kötü, başarısız işbirlikçilerini köpekbalıklarına yedirebilir. Bond da bataklıkta timsahların arasına düştüğünde onların üstüne basarak sıçraya sıçraya kurtulabilir...

Okurlarım şu soruyu yöneltecekler: Hangi James Bond’u daha çok seversiniz.

Kuşak yakınlığından doğan bir sempatiyle Sean Connery’yi. Ama Daniel Craig’in başarılı performansı da hiç yabana atılacak gibi değil...

Dr. NO’nun okşadığı beyaz kedi herkes gibi benim de belleğimdedir.

Goldfinger’a gelince müziğini de severim. Ama filmdeki Bond kızının altın suyuna batırılarak yaşama vedası da beğendiğim bir yaratıcılıktır.

James Bond filmlerinin diğer bir favori unsuru da elbette kalemlerdir. Muhakkak özel yapım bir kalemi vardır. Düşmanını cebinden çıkardığı kurşun atan Mont Blanc’ın Meisterstück modeliyle ortadan kaldırır...

Haberin Devamı

* * *
  Â
DAHA şimdiden yeni Bond’u heyecanla bekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları