’Ben açım yahu, bana piyano lazım mı?’

İYİ piyanist İdil Biret’in belgeseli hazırlanıyor. Adı; İdil Biret: Piyanodaki Mucize Parmaklar.

Elli beş dakika sürecek bu belgesel, sadece onun yaşamı değil, bir cumhuriyet kızının serüveni. Cumhuriyet rejiminin yeteneklere verdiği önemin derecesini gösteren bir belge.

Yönetmenliğini Eytan İpeker’in üstlendiği belgeselin içinde neler olacak?

Hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği Paris ve Brüksel’deki yaşamı nasıl?

Büyük bir piyanist, mavi yolculuktayken, ya da kendi evinin sıcak ortamında nasıl hareket eder? Neden yıllardır yaptığı besteleri sır gibi saklıyor?

Onu tanıyan, dinleyen, uzun çalarlarını, CD’lerini dinleyen biri olarak aşağıdaki sorumun da yanıtını bu belgeselde bulacağımı umarım.

Bu kadar azim, çalışma gücü, disiplin nereden kaynaklanıyor?

Sadece müzik konusunda değil, dünyayı algılama, gündemi izleme konusundaki çalışmalarını da aksatmıyor. Sorular içinde bunun da yer alması gerekiyor.

Belgeselin sunum DVD’sini gördüm. Belgeselde; Özden Toker İnönü, Suna Kan, Alfred Brendel, Filiz Ali de konuşacaklar. Sunum DVD’sinde Özden Toker İnönü ile Filiz Ali’nin konuşmalarını dinledim, doğrusu bu konuşmalar çalışmayı renklendirmiş.

* * *

BELGESELİN hazırlanmasında İdil Biret ile yönetmen Eytan İpeker birlikte çalışıyorlarmış, eşi Şefik Yüksel’den bu bilgiyi öğrendim.

Pek yakında Beethoven’ın bütün piyano eserlerini dinleyecekmişiz Biret’ten.

Ben onun Beethoven senfonilerini uzun çalardan dinledim, Lizst’in transkripsiyonunu çalmıştı.

Bazı fotoğraflar vardır ki, benim için simge değeri taşırlar, onlardan biri Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün İdil Biret ve Suna Kan’la çektirdiği fotoğraftır.

İsmet İnönü, Meclis’ten sonradan Hárika Çocuk Yasası olarak adlandırılan yasayı çıkartırken, bir milletvekili buna şöyle itiraz ediyor: "Şurada Numune Hastanesi’nde dört tane insan bir yatakta yatarken beş yaşındaki İdil Hanım’ı Amerika’ya göndereceğiz.

Ne olacakmış deha imiş efendim, deha imiş. Piyano öğrenecekmiş. Ben açım yahu, bana piyano lazım mı?"

Bu söylem bize yabancı değil, zaman zaman sığ bir halkçılık ve popülizm üslubu böyle çıkar karşımıza.

Yasa kabul edildi, değişik kanallardan geçerek ancak iki buçuk yıl sonunda uygulanabilir hale geldi, Suna Kan ile İdil Biret ancak iki buçuk yıl sonra yurtdışına gönderilebildiler.

* * *

BELGESELİN maliyeti yüksektir. Ama böyle çalışmalar da gereklidir. Müzik tarihimizin önemli bir kişisinin, cumhuriyetin önemli bir girişimi sayesinde uluslararası üne kavuşan bir virtüözün yaşamını izleyeceğiz.

Sanırım, kurumlar, holdingler, sanatseverler, 2010 Kültür Başkenti İstanbul Projesi’ndeki görevliler, Kültür ve Turizm Bakanlığı bu belgeselin gerçekleşmesi için gereken maddi tutarı sağlayacaklardır.
Yazarın Tüm Yazıları