Onlara Behzat Gerçeker yönetimindeki ENBE Orkestrası eşlik etti.
Sanatın gücü yasakları aşıp gidiyor, insanları aynı seste, aynı duyguda buluşturuyor.
Sanatçılar; çocuğa, kadına, kime yönelik olursa olsun, şiddetin insanlık dışılığını, bu geceye katılan herkese hissettirdiler.
Belleklerde kalan konuşmalar, kulaklardan gitmeyecek sesler, bu protestonun, inancın yaygınlaştığını, yaygınlaşacağını gösteren bir tablo idi o akşam.
* * *
BİR zamanlar Kürtçe şarkılar, türküler çalınamazdı, dinlenemezdi.
Yasaklar, engeller, tarihin bazı sayfalarında kaldı.
Rojin, Kürtçe söyledi, Ajda Pekkan ile Aynur, birlikte Kürtçe söylediler. Aynur’u Fatih Akın’ın İstanbul Hatırası-Köprüyü Geçmek belgeselinde seyrettim, dinledim.
Aynı coğrafyada farklılıkların tedirginliğini değil, mutluluğunu yaşadık.
O gece gördüklerim, dinlediklerim, sadece Türkiye’nin geldiği yeri değil gideceği yeri de gösteriyordu.
Bu türküleri dinlerken, Mehmed Uzun’u düşündüm, anısına birer göndermeydi sanki bu türküler.
Düetleri ben çok severim. Sanatçı dostluklarının estetik bir tablosudur.
Sahnede hepsi, bir düşünce etrafında toplanmanın da gücünü yaşadılar.
Kadınlara, çocuklara yapılanı, şarkılarıyla güzel bir dünya yaratarak protesto ettiler. Protestonun en etkilisi, en güçlüsü, en kalıcı olanı.
Konser sonrası, sanatçılarla görüştüm, bazılarıyla tanıştım, söyledikleri, konuştukları atmosfer de onları etkilemişti.