Paylaş
Gazete Pazar'da Fehmi Köfteoğlu'nun haberinin hepimizi utandırması lazım.
Halikarnas Balıkçısı'nın Bodrum'daki evinin alt katı köfteci olmuş.
Devletten hükümete, sivil toplum kuruluşlarından yazar derneklerine kadar hepimizi saran bir utanç zinciri.
Onun cenaze töreninden beri Bodrum'a gitmedim, magazin gazetelerinde hakkında okuduğum yazılardan anladığıma göre, o belde günden güne gelişiyormuş, gözde tatil yerlerinin başında geliyormuş, kulüpleri, lokantaları, diskotekleri dünyadakilerle yarışıyormuş.
Demek, Bodrum Belediyesi'nin geliri yüksek. Bir evi müze yapacak kadar parası vardır.
Son günlerde, Bodrum adına gazetelerde, arsa spekülasyonlarıyla ilgili haberler dolayısıyla rastlıyorum.
Böyle bir toplumda, Halikarnas Balıkçısı başka türlü haber olamazdı, popun büyük yıldızları güneşte kavrulurken, Köfteoğlu, nerden bu haberi yazdı, üzülürler .
Ne hazin. Aylar önce mezarının bakımsızlığıyla gündeme geldi, şimdi de evinin köfteci olmasıyla.
Restaurant tabelasını kapıya asanlar, para kıran diskotek sahipleri bugün oranın rantını yiyorlarsa, bunları, evini koruyamadıkları Halikarnas Balıkçısı'na borçludurlar.
Orayı tanıtan, yeniden var eden, oraya kimliğini kazandıran bu ustanın anısına böylesine saygısızlığı ancak biz becerebiliriz. Kültür barbarlığının son katliâmı.
O kadar çok para kazanılan bir beldede, oranın simgesi bir yazarın anısına bir müze yapamıyorsak, kültür, uygarlık kelimelerini hayat sözlüğümüzden atmalıyız.
* * *
YAZARLARIMIZIN, sanatçılarımızın evlerini, yaşadıkları yerleri koruyamıyoruz. Günübirlik yaşadığımız, düşüncelerimiz dünsüz ve yarınsız olduğu için, böyle bir toplum imajını bir türlü kavrayamıyoruz.
Heybeliada'daki Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evinin durumu ortada. Çok önemli eşya kaybolmuş, envanter ortada yok. Bir yazarlar kuruluşuna verileceği hikayesinin kaçıncı yıldönümü hatırlamıyorum.
Şair-i Ázam diye yere göğe koyamadığımız Abdülhak Hamit Tarhan'ın oturduğu Maçka Palas'ın önündeki plaka onarım sırasında çıkarılmıştı, Abdülhak Hamit Tarhan burada yaşadı yazılı plaket sökülmüşütü, ki şair oranın şiirini bile yazmışıtı.
Arkadaşımız Murat Bardakçı, bu durumu okurlarımıza açıklamıştı.
Ancak o yazıdan sonra bir mimar arkadaşımız Tunç Üstel telefon etti ve o levhayı astıklarını, hatta orayı onardıklarını söyledi, gidip göremedim.
Rıfat Ilgaz'ın Cide'deki evi müze yapılıyormuş, sevindim.
Aziz Nesin, Çatalca'yı yaptı da kitapları korunuyor, anısı bir mekanda yaşıyor.
Bazı mekanlar vardır ki, oranın müdavimi sanatçıların, edebiyatçıların adıyla anılır ve o mekanları devlet, vakıflar, yerel yönetimler koruma altına alır.
Nuruosmaniye'deki İkbal Kıraathanesi de böyle mekanlardan biriydi.
Attilâ İlhan, sabahları Harbiye Divan'da oturur, okurlarıyla konuşur masanın yanına Attila İlhan plaketini çakmışlar, her gidişte bu saygı beni mutlu eder.
Şimdiye kadar bir çok mekanı da bu anlayışla süsleyebilir, yaşatabilirdik.
* * *
HALİKARNAS Balıkçısı'nın evini müze yapmak için ilgili her kuruluşun, Kültür Bakanlığının seferber olmasını öneriyorum.
Paylaş