NAİM DİLMENER'in Bak Bir Varmış Bir Yokmuş (Hafif Türk Pop Tarihi)'ni okurken, sanki her sayfada bir melodi gelip ses belleğime giriyor, yazıya eşlik ediyordu.
Meğer ne kadar çok şarkı dinlemişiz, ne kadar çok şarkı anılarımızda yer etmiş.
Benim gibi pop müzik dinleyicisi olmayan, bu müziği izlemeyen birinin kulaklarında böyle bir diskotek varsa, meraklısının kulağında büyük bir müzik kutusu (juke box) olduğunu rahatça iddia edebilirim.
Dilmener'in Türk popu ile ilgili yazılarını okurum. Çünkü bu müziğin ötesindeki olayları, lezzetleri de anlatımına katar. Böylece de kuru bir müzik yazısı sığlığından kurtarır anlattığını.
Yoksa pop müziği yazısını ben neden okuyayım!
Arka kapakta okuduğum tek cümlenin cazibesine kapılıp okumaya başladım kitabı:
‘‘Kısacası, Türk popunun yarım asırlık öyküsüne dair her şey-eğlenceli ve öznel!’’
Eğlenceli ve öznel kelimelerine bir üçüncüsünü de katmalıyım.
Belgesel.
İyi bir arşivci Dilmener, müzik dergilerinden eski LP'lere, kasetlere, CD'lere, gazete kupürlerine, Altın Mikrofon'dan Eurovision'a kadar bugün adını unuttuğumuz yerli ve yabancı bir çok müzik yarışmasına kadar, pop tarihinin bütün önemli bilgilerini veriyor.
Naim Dilmener, ciddi siyasal gelişmelerden, kaliteli magazin haberlerine kadar, anlattığı dönem ve kişiyle ilgili her şeyi tarihinin içine katmış. Böylece bütüncül bir Türk pop tarihini oluşturmuş.
Pop müziğin tarihini II. Mahmud dönemine kadar götürüyor Dilmener. Kantolarla, tangolarla, yabancı şarkılarla başlatıyor bu tarihi.
Yalnız pop müziğinin değil, Türk müziğinin, caz müziğinin de tarihinin özlü gelişim çizgisini burada bulabilirsiniz. İyi bir yöntem kullanmış, çünkü Türk popunun nasıl başladığını, geliştiğini, sivrildiğini tam anlamak mümkün değildi.
1940'lı yıllardan başlayıp bugüne çekilen çizgide, bugün de sevilen ve egemenliğini koruyan birçok parçanın doğuş ve yükseliş ya da düşüş öyküsünü tatlı tatlı okudum.
Benim kuşağım için çok önemli bir bellek tazeleyicisi.
Hele gençliğimizin kulüplerini, onların havasını, zamanın aslarının söyledikleri şarkıları yeniden yaşadım.
Genç kuşaklar, Türk pop tarihini okudukça, bir müzik zevkinin gelişimi ile toplumsal eğriler ve yaşama biçimleri arasındaki gidip gelmelerde kendilerini bulacaklardır.
Santçılara, pop yıldızlarına dokundurmaların, zarif eleştirilerin kitaba renk kattığını da söylemeliyim.
Yazar, 1950 yılında Türk müziği ile pop müziğin paralel yükselişini örneklerle saptıyor.
Kitaptan ad sayarsam, benim tercihlerim gibi bir anlam çıkabilir.
Oysa Naim Dilmener, herkesi yerli yerine oturtmuş, ben bu konudaki kıt bilgimi belirteyim, eksik ad bulamadım.
Kişilerin tarihi ile birlikte, asıl ilgimi çeken, yükselen müzik türlerinin, çeşitlerinin, çatışmalarının sergilenmesi.
İlk büyük pop starı kimdir?
‘‘50'ler bitmek üzereyken Türk popu, ilk büyük starını yaratır. Sahneye ilk defa 1952 yılında henüz bir öğrenciyken İsmet Sıral Orkestrası ile birlikte çıkan ve 1954 yılında Fascination ve Star Bright adlı yabancı şarkılara bizzat kendisi Türkçe söz yazarak sahnelerde söyleyip herkesi şaşkına çevirmiş olan Erol Büyükburç, Little Lucy adlı şarkısını taş plak olarak yayınlar. Odeon firmasınca basılan bu plağın gördüğü büyük ilgi, Türk popunun geleceği üzerindeki bütün şüphe bulutlarını dağıtmaya yeter.’’
Tam popun tarihini okurken bir cümle.
Parker Quink'in, mürekkeplerindeki solveks maddesinin dolmakalemi koruyucu özelliğini vurgulayan reklamını almış kitaba. Acaba kitabı sevmemin nedenleri arasında bunun etkisi var mı diye düşünmedim değil!
O dönemde nelerin moda olduğunu gösteren buna benzer gazete ilanları da kitaba ayrı bir belgesellik havası katıyor.
Müzik türlerinin hem kendi başlarına hem de birbirlerini etkileyerek oluşumu, beni ilgilendiren karşılaştırmalı bir çalışma.
Yabancı müzik parçaları, bunlar üzerine Türkçe yazılan şarkılar. Doğuşu, gelişimi...
Arabesk müziğin popla ilişkisi.
Türk popunu sevenler bu kitapta idolleri hakkında ayrıntılı bilgiyi bulacaklar, daha önemlisi müzik tarihindeki yerlerini öğreneceklerdir.
Sevdiğiniz ünlüler meslek yaşamlarına ne zaman başladılar? İlk plaklarını ne zaman doldurdular? Başarı grafikleri nasıldır?
Türk popunun kulüplerle, kurumlarla, özellikle TRT ile konumları da dünden bugüne bizi aydınlatan bölümler.
Müziğin yaşamın içinde varolduğunu Naim Dilmener, bir kez daha kanıtlıyor.
Yazar şöyle bitiriyor kitabını:
‘‘Türk popu, ceplerini doldurmak dışında bir şey düşünmeyen grupların faaliyetleri nedeniyle belki zarar görecek, yolundan alıkonacak, dönmesi gereken köşeleri umulan hızda dönemeyecektir ama kendisine sıkı sıkıya bağlı kadroların desteği ile darbeleri atlatacak ve yoluna devam edecektir.’’
DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ
Sis Kelebekleri Nazlı Eray Can
Flaman Tablosu Arturo Perez-Reverte İletişim
Düşümde ve Dışımda Orhan Duru İş
Osmanlı'da Bir Köle Brettenli Michael Heberer'in Anıları Kitap
Matbuat, Basın Derkeeen... Medya-4.Cilt Bedii Faik Doğan