Paylaş
Şirin Payzın'ın Bağdat'tan bildirdiğine göre, Bağdat sinemalarında Türk filmleri gösteriliyormuş.
Özellikle 80'li yılların filmleri revaçtaymış, hatta bu filmler sayesinde Iraklılar çat pat Türkçe bile konuşuyorlar.
80'li yılların filmlerinin oyuncularından bir kaç ad verelim: Banu Alkan, İbrahim Tatlıses, Aydemir Akbaş, Kenan Kalav.
Şarkılı/şarkıcı filmlerinin çokça çevrildiği, kapalı gişe oynadığı dönemlerden kalma yapımlar. Şarkılarını da çok seviyorlarmış.
Arabesk, anayurdunda ikamet ediyor.
Türk televizyonlarında da Türk filmleri seyrediliyor, üstüste oynatılıyor ama zaman, dönem ve anlayış farkıyla.
Biz yıllar önce, Arap filmlerini seyrederdik, şimdi Araplar Türk filmlerini seyrediyorlar. Demek ki zevk alış-verişi istikamet değiştirdi.
Arap filmlerinin çoğu melodram türündeydi ya da umutsuz aşk hikayeleriydi. Genç kuşak, sinema zevkimizin hangi aşamalardan geçtiğini öğrensin diye yazıyorum.
Leylâ Murat'lı, Yusuf Vehbi'li filmlerin şarkılarını da Ümmü Gülsüm ile Abdülvahab söylerdi.
Daha sonraları bu şarkıların yerini Türkçe şarkılar aldı. Türk bestecileri dublajda onlara Türkçe şarkılar besteledi.
O film müzikleri, müziğimizin gelişimini mi sağladı, yoksa ilk o zaman mı arabesk tohumu zevkimize düştü, kesin bir karara varamıyorum.
* * *
18 Mayıs 1948 tarihli Hürriyet'in başyazısında, Türk filmlerinin gelişmeyişinden, Arap filmlerinin bile bizim filmlerimizden daha iyi olduğundan söz ediliyor.
Türk sinemasının durumunu tartışmak isteyenlere, bugün geldiği düzey konusunda belge arayanlara sunulur bu cümle.
Arap filmlerin ithalatçılığından, ihracatçılığa geçiş bile benim için bir övünç kaynağı.
Türk filmlerindeki aşk hikâyelerine bayılıyormuş Bağdallılar. Bu kadar şarkı sevdiklerine göre, onları ezbere okuyabilirler. Savaşın bulutlandırdığı bir ülkede yaşayan insanların, gerçekten böyle duygulara ihtiyacı vardır. Savaşın şiddetini, gerilimini aşk ve aşk şarkıları giderir ancak.
Ben, değişik bir ortadoğu kültürünün Türkiye'den çıkacağı kanısındayım. Balkan kültürünün etkilerini taşıyan, batı kültürüyle barışık bir Türk kültürünün ortadoğu ülkelerini etkileyeceği bir tez olmaktan çok, gerçekçi bir tesbittir.
Filmler gösteriyor ki, ortak duyarlıklarımız, zevk paydalarımız var.
Biz bu açıdan da sinemamızla, kültürümüzle ortadoğununu kültür liderliğini üstlenebiliriz. Arap damgalı bir kültürün tekdüzeliğine karşı, çeşitliliği içeren bir Türk kültürü.
Gerçekleşme oranı yüksek bir hayal. Dünya kültürlerinin oraya aktarılmasında bir köprü işlevi üstlenebiliriz.
* * *
IRAKLILARIN, şarkılarla, aşk hikâyeleriyle fazla gevşediğini de sanmayın.
Türk filmlerinden sonra en çok seyredilen de Rambo'ymuş.
Durum gösteriyor ki, hazar'da ve sefer'de ne yapacaklarını biliyorlar.
Paylaş