Paylaş
Eslki Binyıl'ı Mozart ile uğurladık ve Yeni Binyıl'ı Johann Sebastian Bach'la karşıladık.
Bütün dünya radyolarında Bach çalınıyor, televizyonlarda onun eserlerini çalan orkastraların, solistlerin görüntüsü ekrana geliyor ve bütün konser salonlarında onun eserleri yankılanıyor.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda da Bach Günleri yaşanıyor.
Yıldönümleri çoğunlukla, o sanatçının eserlerinin tartışıldığı bir zaman dilimidir.
Söz konusu besteciyse, eserleri yeniden doldurtulur, hakkında eserler yazılır ve değişik görüşler birbiriyle çarpışır.
Bizde pek benzerine rastlanmayan, düzeyli tartışmalar yapılır, bilgiler ve belgeler gündeme gelir.
İki seçkin müzik dergisi Bach için özel bölümler düzenledi.
Gramophone'un kapağında 'Binyılın Bestecisi' yazılmış, içteki yazının başlığı ise şu: 'En iyisi Bach mı?' (January, 2000) ve şu soruyu soruyor:
'Deha mı, zanaatkar mı?'
Ardından gelen yazıda, bu soru cevaplandırılıyor ve 'deha' olduğu kanıtlanıyor.
Edebiyatçı Dylan Thomas, ‘‘Bach en iyidir’’ demiş.
Yüzyılın büyük baritonlarından Dietrich Fisher-Dieskau onu öve öve bitiremiyor:
‘‘Onun müziği ruhun dilidir.’’
Bach müziğinin ünlü yöneticilerinden, uzmanlarından Helmuth Rilling şöyle diyor:
‘‘O sadece büyük bir besteci değildir, aynı zamanda onun müziği daha sonraki kuşağın bestecilerini ve müzikçilerini etkilemiştir.
Bana arkadaşım Krzystof Penderecki dedi ki, Bach olmasaydı ben St Luke Passion'unu yazamazdım.’’
Günümüzün yıldız orkestra yönetmenlerinden John Eliot Gardiner, çocukluğunda (sayfamızda gördüğünüz) Hausmann'ın portresini savaş sırasında babaevinde gördüğünü, ondan çok etkilendiğini, belirtiyor.
Bach'ın Goldberg Varyasyonları'nın efsanevi piyanisti Glenn Gould onsuz bir hayat düşünemiyor:
‘‘Eğer ömrümün geri kalan kısmını ıssız bir adada geçirmek zorunda kalsaydım, o zaman zarfında dinleyeceğim ve çalacağım tek besteci Bach olabilirdi.’’
Bach icralarının unutulmaz çellisti Pablo Casals, güne onunla başladığını söyledikten sonra konuşmasını şöyle sürdürüyor:
‘‘Seksen yıllık ömrümde her sabah aynı şeyi yaptım. Günlük yşamımın rutin ama önemli bir alışkanlığıdır. Kalkar kalkmaz piyanoya gider onun prelüdlerini ya da füglerini çalarım.’’
Yıllardır yazılan, bilinen bir konu. Bach müziğinden bir çok kişi yararlandı, ona dayanarak besteler, uyarlamalar yapıldı.
Bach hayranlarından biri olan Albert Schweitzer'in yaşadığı Gabon'un (Afrika) geleneksel müziği üzerine son olarak da Lamberana CD'sinde Bach'ın müziği döşenmişti.
Modern Jazz Quartet de Bach çaldı.
Ünlü caz piyanisti Jcques Loussier, ‘‘Onu dinlediğiniz zaman kendinizi başka bir dünyada bulursunuz,’’ diyerek sevgisini açıklıyor.
* * *
BBC Music dergisi de Bach'a (Ocak 2000) özel bir bölüm ayırmış.
Ivan Hewett de, ‘‘Bach her kuşağa yeni bir yüzünü gösterir’’ cümlesiyle onun eskimezliğini vurguluyor. Almanya'nın dışına hiç çıkmayan Bach için ne derece Alman bestecisi, ne derece evrenseldir sorusu da cevap arıyor.
Igor Stravinski, ‘‘O emsalsiz bir enstrümental besticiydi’’ yargısıyla 'deha'sını onaylıyor.
* * *
SEN ne diyorsun diye soranlara cevabımdır.
Ben de sabahları Bach'ın klavsen parçalarını dinlemekten mutluluk duyarım. Çello suitlerini mutlaka haftada bir gün dinlerim.
Şimdi Haensler Edition Bachakademie 172 CD halinde eserlerini yayınlayacak.
Meraklısına duyurulur.
Bach üzerine kendi düşüncelerimi söylemek, haddini bilmezlik olurdu. Ben ustaların, büyük bestecilerin, müzikologların dediklerini aktarmayı uygun gördüm.
Çünkü yazarken, hep düşündüğüm, yazdıklarımı bilenlerin okuyup yorumlamasıdır. Ama çoğumuz, bilmeyenler için yazmayı tercih ediyoruz.
Paylaş