Paylaş
Ne yazık ki yürüme problemim yüzünden cenazesine katılamadım.
Mimarlık mesleğinde ne kadar ciddiyse mizah çalışmalarında da o kadar ciddi kaynak çalışmaları yapardı.
Evine gittiğinizde masasındaki mimarlık kitaplarının yanında Almanca mizah kitaplarına da rastlardınız.
Samatya’yı onun kadar bilenlerden biriyim. Caddeden aşağıya merdivenden indiğinizde çarşıyı ve Rum meyhanelerini görürdünüz.
Aramızdan ayrıldığı gün araştırmacı dostum Turgut Kut, beni arayarak onun konuşmasının Samatya’ya, Samatyalıya özgü olduğunu hatırlattı. O da Samatya’yı iyi bildiği için bu ayrımın farkındaydı.
Doğan Hasol’un, ‘Mimarlar dik durur! - Sıradan Öyküler’ kitabında ‘Aydın Boysan Öyküleri’ni okuyun.
Beyoğlu’ndan ibaret İstanbul’u yazmadı, kenar mahallelerin yaşamını, bu şehrin içindeki yerini usta bir üslupla kaleme getirdi, gezici tiyatrolar dahil.
Zevkle, gülerek okunacaklardan biri de ‘Doksan Beş Yıldan Serpintiler, Kendi Seçtiklerim’ kitabıdır.
Ardından yazılanlarda sık sık içki konusuna da değinildi, bırakın bedmest olmasını onu sermest bile görmedim.
Fikret Otyam’ın 80’inci yaş gününde, Otyam’ların kaldığı Gazipaşa’yı bir anlattı ki, neredeyse kalkıp gidecektim.
Aydın Boysan’ın ‘İstanbul’un Kuytu Köşeleri’nde, Narlıkapı, Kocamustafapaşa, Yedikule’yi okuduktan sonra mutlaka orayı görmek istersiniz.
*
BİRLİKTE olduğumuz bir düğün gecesini hatırladım. Nil-Bedri Koraman’ın oğullarının Esma Sultan Yalısı’ndaki düğünleri.
Çetin Altan, Ferruh Doğan, Aydın Boysan ile birlikteyim.
Aydın Boysan, entelektüel masaların, dost sohbetlerinin en önemli sohbet erbabıydı.
O gece “Yeğenim gelecek, onu karşılayacağım için müsaade istiyorum” dediğimde, “Gelmen tuhaftı gitmen değil” demişti.
Boysan, Yusuf Ziya Ortaç’ın bir sözünü aktarıyor:
“İstanbul’da her şey ulvi ama burada ikamet edenlerin bazıları süfli.”
Güneşli’deki Hürriyet binasının mimarıydı, daha birçok fabrikanın, holding binalarının da mimarıydı. O dönemde birlikte çok bulunduk.
Onun kitaplarında mizah, yaşama sevincine eşlik ederdi.
Bir kentte yaşamanın getirdiklerini sıralarken, bilinçli bir yurttaşlık örneği verdi.
Semtlerin insanları, kültürü ancak onu bugüne taşıyabilir.
Toplantılarda, yemeklerde onun iğnelemelerinin zarifliğini çok severdim. O aslında hırtlığı, hışırlığı mizahın dışına kovmuştu.
Mimarlık konusunda çok seyrek konuşurdu ama o konuşmalarda ateşli eleştirilerine de tanık oldum.
Bazı kitaplarını salık vereceğim:
‘İstanbul Esintileri’
‘Nereye Gitti İstanbul?’
‘İstanbul’un Kuytu Köşeleri’
*
HER dost meclisinde, her gülümsememizde, her kitabını okuyuşta onu anacağız mutlaka.
Paylaş