İYİ öykücü, çevirmen, romancı Kâmuran Şipal, Beyazıt Orhan Kemal Kütüphanesi’nde düzenlenen bir törenle Orhan Kemal Roman Armağanı’nı aldı.
1926’da Adana’da doğan ilk ve ortaokulu o kentte okuyan Şipal, ödül toplantısında bir konuşma yaptı. Konuşması şöyleydi: “Adana denince ırmak gelir aklıma, Demir Köprü, Taş Köprü gelir, sonra bedesten, Yağ Camii, Bebekli Kilise ve kentin daha başka nirengi noktaları, simgeleri. Ama Adana denince hepsinden çok Kale Kapısı düşer aklıma. Kendin bütün simgelerini elinin tersiyle bir yana itip, ben varken söylemiyle öne çıkah, bir yükselti üzerindeki tulumbasıyla Kale Kapısı. Yaz gelip pamuk tarlalarındaki pamukların toplanacağı zaman Güneydoğu’dan, Doğu’dan çalışmak için kente gelen binlerce insanı, birkaç günlüğüne geniş meydanında misafir eden Kale Kapısı. Çoluk çocuğunu bırakıp birkaç kuruş için uzak yerlerden gelenler arasından gözlerine kestirdiklerini kamyonlara yükleyip götüren elçiler, pamuk tarlalarının sahibi ağaların elçileri. Kendilerini alıp götürecek bir elçi çıkmayanlar, yeniden yorganlarını sırtlarına vurup, başları önünde, düşünceler içinde, geldikleri yerin yolunu tutan saz benizli, sıska, çelimsiz insanlar. Bir-iki kez gelip, sarı sıtmaya yakalanarak bir daha gelemeyenler. Bir lokma ekmek için çekilen onca çile, onca acı. Çırçır fabrikalarında boğaz tokluğuna tüketilen ömürler. Bütün bunları kendisi de görüp, bütün bu acı ve çileleri kendisi de yaşamış değerli yazarımız Orhan Kemal adına düzenlenen roman armağanının bu yıl bana layık görülmesinden dolayı teşekkürlerimi sunarak, hepinizi saygıyla selamlarım.” Bu konuşmanın tamamını almamın sebebi, aynı kentte, aynı acılara tanıklık etmiş bir yazarın gerçekçi saptamalarını yansıtmasıdır. ¡ ¡ ¡ ÖDÜL kazanan romanı Sırrımsın Sırdaşımsın, bir adamın annesinin ölümü ardından, bir kabir ziyaretiyle başlayan iç serüvenin romanıdır. Hepimizin yaşamında, bizi etkileyen, birçok konuyu sorgulamamızı başlatan bazı olaylar vardır. Bizi hesaplaşmaya götüren bu başlangıç noktası, yoğun bir tahlili beraberinde getiriyor. Dünle bugün arasındaki gelgitlerle, duygusallıkla aklın denetimi altında geçen bu roman, sağlam kurgusu, yoğun bir edebiyat dili ile dikkati çekiyor. Ayrıntıyı, derin gözlemleri ustaca anlatan bir roman. Kâmuran Şipal’in öyküler toplamı Gece Lambalarının Işığında’yı okumadınızsa, mutlaka okuyun. Çünkü, Türk öykücülüğü hakkında bazı yeni yorumlar kazanacaksınız bu kitapla. Herman Hesse’den Franz Kafka’ya kadar birçok edebiyat ustasının yapıtını da Türkçede iyi bir çeviriden okumamızı sağladı. ¡ ¡ ¡ KÂMURAN ŞİPAL, iyi, has okurların hiç kuşkusuz bildiği, okuduğu bir yazar. Ancak bu tanıtma çağında, ona ulaşamayan okurlar vardır. Çünkü kendini tanıtmak için bir çaba göstermemiştir, üstelik bunlardan kaçmıştır. Bir yazarı köşesinde bulup keşfeden gerçek okuru bekler. Eleştirmenlerin asıl görevi, birinci işlevi onunu gibi yazarları bu kargaşa içinde tanıtmak, okutmaktır. ¡ ¡ ¡ ONU bu anlamlı ödülü kazanmasından dolayı kutluyorum. Ödül, hiç olmazsa iyi bir yazarı gündeme getiriyor.