Yıllar öncenin resim sergileri dolayısıyla çıkan birkaç sayfalık broşürleri anımsayanlar, bugünkü koca kitaplar, albümler ve kataloglar karşısında resim ve heykel sanatı adına sonsuz bir sevinç duyarlar.
Ben de bunlardan biriyim.
Kibele Sanat Galerisi’nde Nedim Günsür Retrospektif Sergisi’ni gezip, Aydın Ayan’ın hazırladığı kitabı okuduktan sonra, sergiyle birlikte bu kitabı yazmak gerekliliğini hissettim.
Aralık ayının sonuna kadar sergiyi gezebilirsiniz ama ressam hakkında kalıcı bilgileri kitaptan edineceksiniz.
Bir ressamın yüzü resme yansır mı? Söz konusu Nedim Günsür ise evet. Bayram Yeri unutamadığım resimlerinden biridir. Birden içimi bir sevinç kaplar.
Kitabın başında Aydın Ayan’ın Resim sanatında insani bir duyarlık: Nedim Günsür incelemesi, sanatçının bütün evrelerini, gelişim duraklarını ve Batı-Türkiye gelgitlerindeki ressamlığının oluşumunu, bütün ayrıntısıyla veriyor.
Atölyesine yıllar önce gitmiştim, eşi Emine Günsür ile iyi öyküleriyle Sait Faik Hikáye Armağanı’nı kazanan, genç yaşta aramızdan ayrılan Mehmet Günsür’ü anımsadım.
Emine Günsür’ün Nedim Günsür’le Tam Kırk Yıl’ını okuyun; bir sanatçı portresinin ayrıntısını buradan öğrenebilirsiniz. Emine Günsür’e göre Nedim Günsür, nasıl biriydi, nasıl bir ressamdı: "Nedim, birçok tablosunda acı gerçekleri vurgulamasına karşın, yapıtları sanat tarihçileri ve resimseverler tarafından sevgi dolu ve şiirsel bulunuyordu. O, yapıtlarında daima hüzünle mutluluğu, savaşla barışı, ölümle yaşama sevincini birlikte işler, ama yapıtlarında mutlak aydınlık bir ufuk çizgisi yerini alırdı. Umudunu hiç yitirmez, güzel günlerin geleceğine inanırdı. Belki de bu yüzden sanat tarihçileri ona ’mutluluğu çizen adam’ demişlerdi. Akademi arkadaşları da ona aziz anlamına gelen Saint Nedim demişlerdi."
Nedim Günsür Retrospektif Sergisi’nin içinde birçok yazarın resimleri, kişiliği üzerine yazıları bulunuyor.
Tabloları da kitapta yer alıyor.
Ünlü sözü biraz değiştirelim mi? Görüntü uçar, yazı kalır.
Kitaplığınızda iyi bir ressamın hayatı, sanatı üzerine bir kitap mutlaka bulunmalı.
KİTAPTAN
Günsür ve Can Yücel
Günsür, İstanbul’da Fikirtepe desenlerinde başlayıp Paris Yılları’nda süren mimari-bina-mekán, bir başka yaklaşımla dış mekán ilgisi koşutunda, aynı dönemde insana, tanıdıklarına, yakın plandan baktığı, iç mekánla ve iç dünyasıyla bütünleşmiş yalnızlık, yoksunluk, yoksulluk, sevgi, kırgınlık ve kızgınlıklarını görselleştiren, desenler ve boya resimler de yapmıştır. "Turan Doyran Portresi" ile "Can Yücel Portreleri" buna örnektir.
Günsür, Can Yücem Portreleri’ni resmederken, bilinçli bir yaklaşımla -hayali- modeline tavır alır. Çevresindekileri incitmekten hem bilinçli bir yaklaşımla, hem de kişilik yapısı olarak, özellikle uzak durmayı yeğleyen, sessiz, sakin, alçakgönüllü, deyim yerindeyse "karıncayı incitmekten çekinen" genel yaklaşımını bir süreliğine terk eder; sözle değil, en iyi kullandığı, en güçlü silahıyla, resimle, kendisini, hak etmediği bir duruma düşüren kişiden (Can Yücel) kırgınlık ve kızgınlığına dayalı hıncını ona yakıştırdığı kimlik çerçevesinde kurgulayıp betimlediği ilginç portrelerini yaparak alır. Bunun sonucunda her biri ötekinden etkili, resim sanatımızda örneği görülmemiş portreler dizisi ortaya çıkar.
Portrelerin yapılmasına neden oluşturan olay şudur: "Bir gece Avni Arbaş’ın evinde toplanmışlar. Can Yücel, Bedri Rahmi de oradaymış. Nedim ne söylerse, Can Yücel onun aksini söylüyormuş. Nedim hem ortamda yeni, hem de hocalarının yanında olduğu için sessiz kalmış. Ama cevap verememenin sıkıntısıyla, o gece eve döndüğünde altı yedi tane Can Yücel resmi yapmış."
Günsür’ün "Can Yücel Portreleri"nin genel etkisi kıpırtılı ve oldukça çarpıcıdır. Benzer grafik tatlar taşımakla birlikte birbirlerinden çok farklı etkiler bırakan bu portreler, karikatür dozu, deformasyon ve bunlara bağlı olarak yaratılmak istenen azdırılmış dramatik etkileriyle, çizgi ve en aza indirgenmiş renk kullanımı ayrıca istifleriyle organik ve inorganik formların, dokusal tatların ve tüm bu plastik elemanlarla bağlantılı karşıtlıkların ustaca kullanımıyla/aracılığıyla ifadeyi (expresyon) en üst noktaya tırmandıran, humor yüklü, unutulmaz örnekler olarak karşımıza çıkarlar.
RESSAM İLHAN BERK’İ OKUYUN
İlhan Berk’in ressamlığı üzerine çeşitli yazıların toplandığı kitabın başında, resim için bakın İlhan Berk ne diyor: "Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz. Bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan bana bu yeryüzünü cehennem eden bu yazmak eyleminden kurtulduğum, mutlu olduğum bir tek şey var: Resim yapmak."
İlhan Berk kitabı iki dilde yazılmış, Türkçe ve İngilizce.
Yazarlar aşağıdaki adlardan oluşuyor: Aidin Dino, Ahmet Oktay, Enis Batur, Sezer Tansuğ, Güven Turan, Necmi Sönmez, Levent Çalıkoğlu.
Abidin Dino’nun İlhan Berk’in Resimleri Üstüne Bir Çalışma Varsayımı yazısında, resmiyle şiirini ilişkilendiriyor: "Şair tepiniyor, seyredin, diyor, bir oluş, bir akış içinde insanlar, gökler, kent ve dünya. Görme etrafında bağlanıyor ’işte’li şiirler dizisi, görsel bir şiir kavramı ile karşı karşıyayız."
Bir şairin resmini tanımak, bence şiiri için yeni bir anahtar keşfetmek demektir.
BİR İSTANBUL RESSAMINI DAHA TANIYIN
Mayda Saris’in Bir İstanbul Ressamı Civanyan kitabının önemini vurguluyor Raffi Portakal: "Civanyan’ı babam Aret Portakal’dan dinlediğim öykülerden tanıdım. Ona da dedem Yervant Bey anlatmış. Civanyan’ın cana yakın ve yardımsever kişiliğini, resme ve İstanbul’a olan tutkusunu, malzemeye önem vermeyip sırası geldiğinde teneke levhalara bile resim yapışını, ömrünün parasızlık içinde geçişini hep bir kahramanlık öyküsü dinler gibi dinledim."
Mayda Saris, Ermenice ve Türkçe kaynakları tarayarak, yurtiçindeki ve dışındaki sanat kuruluşlarının arşivlerini tarayarak, yaşam öyküsünü tamamlamış, hemen hemen bütün yapıtlarını da bulmuş.
Beşiktaş’ta doğan Mıgırdiç Civanyan (1848-1906) sahne dekorları yaptı, bazı sarayların süslemelerini yaptı, manzara resimleri ile de ününü artırdı.
İngilizce ve Türkçe yayımlanan kitapta, Ermeni Ressamlar bölümü mutlaka okunmalı.
Ayrıca o dönemin resim ortamını inceleyen yazılar da Civanyan’ı daha iyi tanımanızı, eserlerini daha bilgili yorumlamanızı sağlayacaktır.
Civanyan kitabında yer alan manzara resimleri, İstanbul, Kız Kulesi, Fenerbahçe, İstanbul Yangını, Gece ve Mehtap, Natürmort, Peyzaj adlarını taşıyor.