Paylaş
İki sayıdır Sözcükler (1) dergisinde yayımlanan anılar yumağında, geçmişin bugüne kalan notlarını yazmış.
Anıların İçinden Bir Fotoğrafa Bakmak’ta benim de içinde bulunduğum bir geziyi anlatıyor. Bir fotoğrafı şiirsel imgelerle, portre notlarıyla, ince ironisiyle aktarıyor:
“Fotoğraflar hep zamanı düşündürür bana. Bir de devinimi, insanın, görünümün, nesnenin çağrışımı hep devinimle ilgilidir çünkü. En durağan görüntü bile bu çağrışımdan yoksun değildir.
Fotoğrafa bakan, yalnız orada görünenleri değil, onların içinden çıkarıldığı o bütünü de görür.”
Fotoğrafta kimler var?
Kemal Özer, Asım Bezirci, İlhan Berk, Edip Cansever, Feridun Metin Aksın, İhan Berk’in oğlu Ahmet ve eşi Edibe.
Fotoğraftan yaşayan tek kişi İlhan Berk’in oğlu Ahmet.
O günü, fotoğrafı anlatan yazı yalnız bir anı değil, nefis bir edebî tahlil.
ANILARIN İÇİNDEN BİR ÖZEL BİR ÜVERCİNKA’da (2) kitabın yayınlanışını, yayınlanması şerefine -kitabı ıslatmak için- düzenlenen yemeği anlatıyor:
“Cemal Süreya’nın ilk kitabı Üvercinka 1958’de yayınlandığı vakit, şiir dünyasında alacağı özel yer o günden belli miydi?”
İmzalı bir kitaptan yola çıkıp, o gecenin şiirsel tutanağına dönüştürmüş kitabı.
Cemal Süreya, telif bedeli olarak aldığı 100 lirayla o akşam, Atatürk Bulvarı’ndaki Günseli Lokantası’nda edebiyatçı dostlarını ağırlıyor.
Kemal Özer o gece ne yapmış, biliyor musunuz?
İmzalı kitabı o gece yanında getirmiş, yemeğe katılanların hepsine, ayrı sayfalara düşüncelerini yazdırtmış, imzalatmış.
Yıllar sonra o kitaba baktığında, neler hissettiğini okuyalım:
“Bugün kitabın wsayfalarını çevirdiğimde, yazılanların ve çizilenlerin iki özelliği barındırdığınıgörüyorum. Birincisi hangi sayfaya yazılıp çizilmişse o sayfadaki şiirle ilişki kurmaya dikkat edilmesi; ikincisi ve daha önemlisi, yaşanan Soğuk Savaş yıllarının koşullarını yansıtan birtakım eğilimleri içerip o koşullardaki psikolojiye tanıklık etmesi.”
İmzalı kitaba birer yorum yazarak imzalayanlar arasında Onat Kutlar, Ergin Günçe, Muzaffer Buyrukçu, Cengiz Çelikten, Adnan Özyalçıner var.
YAZIMI, Cemal Süreya’nın sanatçı dostlarına gönderdiği mektubun son cümlesiyle noktalıyorum:
“Sanattan da önce, aşktan da önce bu. Yurdumuzu, halkımızı sevmeyi ekmek yemek kadar olağan, soluk almak gibi kolay bir duruma getirmeliyizdir. Hayat tarzımız yapmalıyızdır. Bunu yapmalıyızdır.”
1) Sözcükler, Sayı: 19, Mayıs-Haziran 2009.
2) Sözcükler, Sayı: 20, Temmuz-Ağustos 2009.
Paylaş