Paylaş
Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı kutlamaları içinde, bizim müzelerimiz Hollanda’nın en önemli müzelerindeki yapıtların Türkiye’de sergilenmesini sağladılar.
SSM’deki yapıtlar özellikle hazırlanan katalog, sanatla, onu yaratan, yaşatan öğelerin birbiri arasındaki etkileşimi bize gösteriyor.
Bir ülkenin ekonomik refahının sanata, sanatçıya yansıyışını belgeliyor.
Sanat tarihinin en önemli ressamlarından seçilmiş bir sergi, bu yıldönümünün bize sunduğu bir fırsat.
SSM’nin de 10. yılı aynı zamanda.
Özenle, bilgiyle, dikkatle hazırlanmış bir sergi, emek vererek gezmeye değer.
Yalnız ne var ki, bu resimlerin özümsenmesini sağlayan kataloğu da almayı ihmal etmeyin derim.
Serginin açılışında Güler Sabancı, serginin oluşum sürecini anlattı.
Sunuş’ta müze müdürü Dr. Nazan Ölçer, serginin önemini yazıyor:
“Hollanda ve Türkiye’nin dört yüz yıllık ilişkilerinin kutlandığı 2012 yılı Sakıp Sabancı Müzesi’ne dev bir sergiyi ağırlama fırsatı verirken, Türk sanatseverlerine de 17. yüzyılın büyük Hollanda ve Flaman ustalarını yakından görme ve tanıma şansı sunmaktadır.
Kuzey Avrupa resim ekolünün temsilcilerinin fırça izinden denizle hemzemin düzlüklerin hâkim olduğu zor bir coğrafyayı, bu bölge insanlarının denizle yakın ilişkisini, etkileyici bir kent dokusunu, günümüze kadar ulaşmış kanal evlerini ve insan emeğiyle yaratılan bereketli bir tabiatı izleyecek ziyaretçiler, Rembrandt van Rijn, Johannes Vermeer, Frans Hals, Jan Steen, Jacob van Ruisdail, Jan Lievens gibi büyük ustaları ve çevrelerindeki geniş öğrenci kitlesini yaratan, verdikleri siparişlerle destekleyen ve besleyen sosyal, siyasi ve ekonomik yapıyı da yakından tanıyacaklardır.”
* * *
KATALOĞUN başındaki Felemenk Cumhuriyeti Mucizesi’ni okuduğunuzda siyasal tarihle ekonomi tarihinin ve sanat tarihinin sarmal biçimdeki yükselişini öğreneceksiniz:
“Felemenk Cumhuriyeti 17. yüzyılda hem kendini hem de dünyanın geri kalan bölümünü dönüştürdü. Yirmi-otuz yıl içinde bu küçük kuzey Avrupa ülkesi bilime ve keşiflere, sanata ve uluslararası ticarete, sanayiye ve mühendisliğe damgasını vurdu. Gerçek bir ‘Altın Çağ’dı bu; birçok Felemenk kentini süsleyen zarif yapılarda, denizden kazanılmış topraklarda, ülke ekonomisinin şeffaflığında ve elbette bu dönemde yapılmış ve günümüze ulaşan binlerce başyapıtta bu çağın meyveleri hâlâ görülüyor.”
Seksen Yıl süren savaşa rağmen, ticaret ve gemi taşımacılığı sayesinde büyük servetler birikti bu topraklarda.
Refahın Artışı bölümü, yükselişin nedenlerini belirtmesi yönünden okunmalı. Katalogda yer alan bütün yazılar dikkatle okunduğu zaman birçok şeyi daha geniş ölçekte değerlendirip, anlayacaksınız.
* * *
TOPLUMDAKİ gelişme hem zanaatkârlar hem de sanatkârlar için resim alma alanını genişletiyordu.
Saray ve aristokrasi dışında zengin orta sınıf da resim almaya başlayınca ressamlar da daha çok istekli sanatsever için daha çok resim yapmaya başlamıştı.
Ressamlar neleri tuvale getirirlerdi? Bu sorunun yanıtını da yarın vereceğim.
Okurlarıma not:
- 15.02.2012 tarihli, “Müzelerin mimarlarını merak eder misiniz?” başlıklı yazımda, İTÜ Toplum Bilim
Parkı Havacılık Müzesi mimarlarından Erce Funda’nın ismi yanlış yazılmıştır. Burada düzeltip, kendisinden ve okurlarımdan özür diliyorum.
- Okurlarım, bana gönderdikleri
e-postalarda, 05.02.2012 tarihli,
“Makamları anlayarak dinlemek için” başlıklı yazımda adını andığım, 40 Makam 40 Anlam kitabına nasıl ulaşabileceklerini sormuşlardı. Arzu edenler, kitaba ulaşabilmek için, kitabın sanat yönetmeni Murat Salim Tokaç’a murattokac@hotmail.com adresinden ulaşabilirler.
Paylaş