2010 Kültür Başkenti İstanbul projesi konuşulduğunda, bütün İstanbulluların sorduğu en güncel soru şu: AKM’nin (Atatürk Kültür Merkezi) akıbeti ne olacak?
Şimdilik şöyle bir çözüm bulunmuş.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, AKM’yi İstanbul 2010 yönetimine devredecek.
Bakanlık ile İstanbul 2010 yetkilileri arasında bugün yarın bu devir için anlaşma imzalanacak.
Bina 2009 yazında, onarılmış haliyle yeniden bakanlığa devredilecek.
Ama gelecek sezonda opera, bale, tiyatro ne yapacak sorusunun yanıtı henüz net biçimde verilemiyor.
2010 hazırlıkları içinde bunun dışında Topkapı Sarayı Müzesi’nin Çin ve Uzakdoğu porselenlerinin sergilenmesi var.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın telefonda verdiği bilgiye göre, Topkapı Sarayı’nın yanındaki Teşvikiye ve Gülhane Hastaneleri’nin 10.000 metrekarelik alanı da değerlendirilecek.
Sürüncemede kalan, Suna-İnan Kıraç Vakfı’nın yapacağı Suna Kıraç Kültür Merkezi’nin inşaatı da başlayacakmış.
Tepebaşı’ndaki TRT Binası’nın durumu da belli değil.
Yazılarımdaki bazı cümleleri okurken, zaman zaman olacak/bitirilecek/yapılacak gibi yakın geleceğe dair notlar düştüğümü fark ediyorum.
Sanki eski tarihli bir yazımdan satırlar.
Yılan hikáyesi deyip özetlemek en doğrusu.
* * *
YENİKAPI’da cam ve çelikten yapılacak iki katlı yapıya, yaşayan arkeoloji müzesi adı verilecek, buluntulardan oluşacak bir İstanbul Şehir Müzesi açılacak.
Bir yetkili ile konuşurken tepe sersemi değil de proje sersemi oluyorum.
Şu gerçeği yetkililer sık sık kendi kendilerine tekrarlasınlar.
2010 İstanbul Kültür Başkenti, sadece bir restorasyon hareketi değildir.
Bizim modern yönümüzü, yüzümüzü de göstermemiz gerekiyor.
Görsel sanatımızı, edebiyatımızı, sinemamızı, yani hep dünü değil bugünü sunmalıyız.
İleriye dönük çalışmaların gündeminde başka bir olayı da anımsatalım.
1 Temmuz 2009 ile 1 Nisan 2010 arasında Fransa’da Türkiye Sezonu yaşanacak.
2010 Paris Kitap Fuarı’nın Konuk Ülkesi Türkiye.
Onun için ne hazırlık yapıyoruz?
Frankfurt Kitap Fuarı’na gelenlere Fransa’da da konuk ülke olduğumuz konusunda bilgi vermeliyiz, çağrıda bulunmalıyız.
İstanbul projelerinin ben yalnızca İstanbul’un sınırları içinde kalmasından yana değilim.
İstanbul, Türkiye’nin de tanıtılması konusunda bir olanak.
* * *
BU konularda daha çok yazılacak. Yeter ki aynı şeyleri yazmak zorunda kalmayalım.