Paylaş
BEAT kuşağının en ünlü yazarı Jack Kerouac'ın On the Road (Yolda) kitabının müsveddesi açık artırmada 2.2 milyon dolarlık rekor bir fiyatla (yaklaşık 2.5 trilyon) satıldı.
Alan da Indianapolis Colts futbol takımının sahibi Jim Irsay.
Darısı Türkiye'deki kulüp başkanlarının başına.
Beat Kuşağı'nın (Beat Generation) İncil'i diye nitelendirilen roman özellikle '68 Kuşağı'nı etkilemiştir.
El yazısı anlamı daraltıyor, el yazısıyla yazılmış müsvedde demek daha doğru.
Çünkü kimi yazar el yazısıyla değil de, doğrudan daktiloyla yazıyor. O da müsvedde. Kerouac'ın satılan kitabı da daktilo nüshası.
Biz, müsveddelere, el yazılı nüshalara, bir eserin ham halini incelemeye pek meraklı değiliz.
Oysa, yazarın kimliğini, ruh halini ortaya çıkaran birçok ipucunu bu el yazısında bulmak mümkün.
Grafoloji denilen disiplin el yazısını inceliyor.
Başka ünlü yazarların el yazısı müsveddelerine ödenen paralar sizi şaşırtmasın.
Franz Kafka'nın Duruşma'sına 1.9, James Joyce'un Ulysses'ine 1.4, Louis-Ferdinand-Celine'in Gecenin Sonuna Seyahat'ine 2 milyon dolar ödenmiş.
Tek nüshayı okumanın bir okur için nasıl olağanüstü bir zevk olduğunu söylemeye gerek var mı?
Yazarların el yazılı müsveddeleri (manuscripts) yurtdışında müzayede salonlarında alıcı buluyor.
Libsraire de Pera Müzayede Evi'nin sahibi Uğur Güracar böyle bir tutkunun henüz gelişmediğini söylüyor:
‘‘Türkiye'de henüz böyle bir piyasa oluşmuş değil. Bugün bizde böyle bir manuskri'nin fiyatı en fazla 10 milyardır.
Bizim elimize bugüne kadar böyle bir kitap gelmedi. Türk yazarlarının manüskrilerini ne yaptıklarını ben de merak ediyorum.’’
Hiç kuşkusuz ben daktilodan çıkmış müsveddeleri de el yazısına dahil ediyorum.
Daktiloda yazılanların da üzerinde kalemle düzeltmeler yapılırdı, oynamalar mümkündü.
Daktilo ile yazan, onu düzelten yazarların da bu nüshası en azından yazarın eserinin gelişim serüvenini göstermesi yönünden önemli değil mi?
Şimdi bilgisayarda iz kalmıyor.
* * *
NURULLAH Ataç, yanlış hatırlamıyorsam, yazısını daktiloda yazardı, müsvedde yapmazdı.
Beğenmezse, yırtar yeniden daktiloya bir káğıt takarmış.
Yaşar Kemal de romanlarını elle yazar. Müsveddelerini saklar mı, sormadım.
Adalet Ağaoğlu el yazılarını, müsveddelerini; kitaplarını, arşivini bağışladığı Boğaziçi Üniversitesi'ne bıraktı.
Orhan Kemal, İstanbul'u dolaşırken, kahvede otururken, küçük káğıtçıklara notlar alır, onu dağarcığına atardı. Eski yazıyla alınmış ayaküstü nice romanın, öykünün, ateşleyicisi notlar. Aile bunları satmayı düşünmüyor.
Behçet Necatigil'in de Tepebaşı'nda şimdi yerinde yeller esen kahvede, güneş batarken, eski yazıyla, şiirinin ham mısralarını yazdığını hatırlıyorum. Bir örneği bende saklı.
Attila İlhan'ın düzgün, okunaklı bir el yazısı vardır, rahat okunur, sanki hüsn-ü hat (eskiden güzel yazı dersi) okumuştur.
Bir yazarın, şairin yaratış sürecini, ilk notlardan son haline kadar geçen gelişim serüvenini izlemek heyecan verici bir yolculuktur benim için.
Bir yanını keşfetmenin gizli zevkini çıkarırım.
* * *
EL YAZILARININ, müsveddelerin, özel kişilerin arşivinde saklanmasına içim elvermiyor.
İstiyorum ki, bunları kurumlar alsın, böylece herkes onları okuyabilsin.
Paylaş