Makal, müziğe ilgisini şöyle özetliyor: “Mülkiyede 41 yıl hocalık yaptım, Türkiye’nin emek tarihi/toplumsal tarihi ağırlıklı araştırmalarım, kitaplarım, makalelerim oldu. Sanat bâbında ise çocukluğumdan itibaren iç içe yaşadığım edebiyatın yerini, daha sonraki yıllarda müzik aldı, tutkulu bir müzik gönüllüsü oldum.
Başlangıç sözü:
“Müzik bir ömre yeter ama bir ömür müziğe yetmez- Sergei Rachmaninov.”
İçindekiler:
Öndeyiş-Çeyrek Yüz Yıllık Serüven: Kısık Ateşte Demlenen Müzik Yazıları
Hiç kuşkusuz bu yazıları okuyan, adı geçen türlerde dinlediği müzisyenleri de anımsayacaktır.
Birinci Bölüm Andante Yazıları: Besteciden Yorumcuya
Piyanistler
Savaşlar bunun en büyük nedeni. Dr. Ali Bilir’in “Göç: Zorunlu mu, Gönüllü mü?” kitabı bu kavramı enine boyuna düşünmemizi, öğrenmemizi sağlıyor.
İçindekilere bir göz attığınızda herhangi birini seçebilir ve ayrıntıya ulaşabilirsiniz:
* Göç Çerçevesi
* Göç Kavramı
* Göç Kuramları
* Uluslararası Göç Kuramları
* Neoklasik Göç Kuramı
* Yeni Ekonomik Göç Kuramları
Bu haber beni anılarımdaki o odaya götürdü. Necatigil’le uzun uzun konuştuğumuz yere. Deniz Apartmanı’nda bir geceyi anımsatmak isterim. Saklı Su kitabı yayımlanmıştı, girişini de ben yazmıştım. O kitabın yayımlanması onuruna evde bir toplantı yapılmıştı, Huriye Necatigil’in sofrasında ağırlandık.
Aramızdan ayrılışından sonra ailesiyle Behçet Necatigil Ödülü için konuşmuştuk. İlk bana gelmişlerdi. Ödülün başlangıcından son verilişine kadar değişmeyen tek üye ben olduğum için ayrı bir mutluluk duyarım.
İlk televizyon konuşmamı da yine onunla o odada yapmıştım.
Behçet Hoca ile İstanbul Erkek Lisesi’ndeki bir edebiyat matinesinde tanışmıştım, daha sonra da onu Kabataş Erkek Lisesi’nde ziyaret ettim. Saygı, sevgi ve hayranlık ilişkim böyle başladı. Cerrahpaşa’daki hastalık günlerinde de özlemle onu ziyarete giderdim.
Şiirinden başka sözlüklerini anmak gerekiyor, bilgi ve nesnelliğin zirvesinde bir çalışmadır. O örnek aşılmadı.
Kızlarının babalarına gösterdiği vefayı bu site vesilesiyle bir kez daha anmak isterim. Şimdi Ayşe Sarısayın’la dostluğumuz, çalışmalarımız sürüyor.
Bu yıl Haldun Taner Öykü Ödülü’ne seçiciler kurulu üyesi olarak katıldı.Ayrıca Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nün de Almanca seçiciliğini üstlendi.
17 Aralık‘ta gerçekleşecek konser, New York’ta bulunan Carnegie Hall’un ikonik Stern Oditoryumu’nda izleyicisiyle buluşacak.
Stern Oditoryumu 2 bin 700 kişilik ve kat kat localarıyla birçok filme konu oldu, mekân şimdiye kadar dünyaca ünlü sanatçıları ağırladı.
Birleşmiş Milletler Başkanı’nın açılış konuşmasından sonra dünyada kemanının tonu ve tekniği ile tanınan Jülide Yalçın gala gecesinin yıldızı olarak sahnede olacak.
“Hiç Kimseyi Geride Bırakmamak: Şimdiki ve Gelecek Nesiller için Barış, Sürdürülebilir Kalkınma ve İnsan Onurunun Gelişimi Yolunda Birlikte Hareket Etmek” temasıyla yapılacak olan bu kayda değer sosyal etkinlik, dünyanın önde gelen devlet adamı, diplomat ve dünya liderlerini bir araya getirecek.
Konuşmaların ardından dünyada ve Amerika’da tanınmış sanatçılardan oluşan altı kişilik bir oda orkestrası sahne alacak. Yalçın, burada da birinci keman olarak seyirci karşısında olacak.
Dünya barışı ve ortak değerlerin geliştirilmesi gibi hayati bir küresel meselede, sanat ve kültürün gücünü ortaya koyan bu önemli organizasyonda sahne alacak kemancı Doç. Dr. Jülide Yalçın, ülkemizi yurtdışında defalarca kez temsil etmiş bir keman sanatçımız.
Yalçın
Osmanlı’dan bugüne tarihimizi yaşayanların anıları, notları bu alandaki çalışmaların önemli belgeleridir.
İşte tanıtacağım kitap bu özellikleri taşıyor:
Adı size zaten yeterince bilgi verecektir.
Ertuğrul Osman
Şehzade’nin Yüzyılı
Sultan II. Abdülhamid’in Torunu Ertuğrul Osman Efendi’nin Hatıraları.
Kitabın tanıtımı için Yapı Kredi Yayınları salonunda yapılan tanıtım toplantısına eşi Zeynep Tarzi de katılmıştı. Yakın tarihimizin tanıkları Osmanlı’dan Cumhuriyet’e bir değişimin önemli aşamalarını bize aktarıyor.
Kitabın başındaki
Açılışından bu yana 9 koleksiyon sergisi, 84 süreli sergi, 45 fotoğraf sergisi ve 17 yurtdışı sergisi gerçekleştiren müzede 1 milyonu aşkın çocuk ve genç 1000’in üzerinde ücretsiz eğitim programına katılarak sanatla buluştu.
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, “20 yıl önce hayalini kurduğumuz, önünde kuyrukların oluştuğu ve dünyaca ünlü bir mimarın imzasını taşıyan bir sanat müzesini ülkemize kazandırmış olmak bizim için büyük bir mutluluk kaynağı. Sanatçılarımızın eşsiz katkılarıyla müzemiz, 20 yıldır Türkiye’nin çok kültürlü birikimine ve evrensel değerlerine ev sahipliği yapıyor. Yenilikçi ve çok yönlü bir müze deneyimi sunarak, her yıl sanatı daha geniş kitlelere ulaştırmaya çalışıyoruz. 20 yaşındaki genç müzemizin dinamizmi ve yenilikçiliğiyle geleceğe katkılarını artırarak sürdüreceğine inanıyoruz” dedi.
20. YIL SERGİLERİ VE ZİYARETÇİ REKORU
2024 yılı, genç sanatçılara alan açan “Zamansız Meraklar” sergisiyle başladı. Yüzyılın en önemli sanatçılarından biri olarak kabul edilen Olafur Eliasson’un “Senin beklenmedik karşılaşman” adlı sergisi 20. yıla özel açıldı. Fotoğraf Galerisi, yılın başında duayen fotoğraf sanatçısı Ozan Sağdıç’ın “Fotoğrafçının Tanıklığı” sergisine ve ardından yılın son sergisi olarak İzzet Keribar’ın “Renklerin Yolculuğu”na ev sahipliği yaptı. Türkiye-Japonya ilişkilerinin 100. yılı vesilesiyle Japon sanatçı Chiharu Shiota’nın “Dünyalar Arasında” başlıklı özel bir yerleştirmesi sergilendi. İstanbul Modern, 2024 yılını 1 milyon ziyaretçi ile kapatarak 20 yılın rekorunu da kırdı.
EĞİTİME ÖZEL ALANLAR
Bugüne kadar 1 milyona yakın çocuk ve genci ücretsiz sanat eğitimiyle buluşturan İstanbul Modern, yeni müze binasında özel eğitim alanlarını da hayata geçirdi. Müze koleksiyonundaki sanatçıların yapıtlarından ilham alınarak tasarlanan Keşif Alanı, doğa ve geri dönüşüm temalı atölyelerin bulunduğu Eco Art Lab ve bilim, teknoloji, mühendislik, sanat ve matematik odaklı eğitim anlayışıyla gençleri ve yetişkinleri sanatla buluşturan Stüdyo STEAM disiplinlerarası bir öğrenme alanı olarak tasarlandı.
428 PROGRAM, 4 BİNE YAKIN FİLM GÖSTERİMİ
Bazen ailemin sevdiği şarkıların listesini yapar, onların içine türküyü ben katarım. Gençliğimde aldığım Celâl Güzelses’in taş plağına mutlaka yer veririm.
Türkünün adı ‘Diyarbakır Dört Kapı’dır. Şarkılar İstanbul’un semtlerini müziğe getirir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’inde İstanbul için Tab’ı Mustafa Efendi’in bestesi yer alır. Erzurum, uzun havayı çağrıştırır.
Adalar, Boğaz semtleri İstanbul’un bestecilerinde müziğe gelir.
İstanbul’daki gazinolarda türkü söylenir ama eşlik eden Türk müziği sazlarıdır.
Radyo hayatımıza girince Türk müziğinin solistleri, saz sanatçıları da radyo dergileriyle tanındı. Mikrofon başında fotoğrafları her yerde görülüyordu. Plaklarının satış yerleriyse Sirkeci ve Beyoğlu idi.
Batı müziği de bazı lokallerde icra ediliyordu.
Müzik dinlemenin teknolojideki durumu nasıldı?
Ana sponsorluğunu İş Sanat’ın üstlendiği “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Taviloğlu Koleksiyonu” sergisi İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde devam ediyor.
Mustafa Taviloğlu’nun 1972 yılından başlattığı ve 50 yılı aşkın süredir özveriyle büyüttüğü sanat koleksiyonu İstanbul’daki yedi farklı mekânda sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Toplam 903 sanatçının 2 bin 412 eserini barındıran “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Taviloğlu Koleksiyonu” sergisinin küratörlüğünü Derya Yücel ve Marcus Graf üstlendi.
Sanatçılar, dönemler, üsluplar ve teknikler açısından büyük bir çeşitlilik gösteren koleksiyondan 70 sanatçının yaklaşık 100 eseri Kibele Sanat Galerisi’nde görülebilir.
Mekânlara göre tematik bir kurguda sunulan serginin “Tanıdığımız İnsanlar” teması altında Kibele Sanat Galerisi’nde ziyaret edilen insan ve yaşamına dair bu figüratif eserler, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor.
İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’in sergi için sözleri: “Ülkemizde sanat eseri koleksiyonculuğu denince akla gelen ilk isimlerden biri, Sayın Mustafa Taviloğlu. Yıllardır plastik sanatların usta isimlerinin retrospektif sergilerine ev sahipliği yapan Kibele Sanat Galerimizde kendisinin koleksiyonundan ödünç alınan birçok esere yer verdik. Bugünse galerimiz onun yarım asırlık sanat yolculuğuna eşlik ediyor. Bu önemli koleksiyonundaki eserlerin sanatseverlerle buluşmasını desteklemekten ve sergi mekânlarından biri olarak koleksiyona ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Serginin küratörleri Derya Yücel ve Marcus Graf, Kibele Sanat Galerisi’ndeki seçki için şunları söylüyor: “Kibele Sanat Galerisi bu serginin bir parçası olarak 70 çağdaş sanatçının 95’ten fazla eserine ev sahipliği yapıyor. Uluslararası bir nitelik taşıyan bu sergide günümüz dünyasının baş döndürücü hikâyelerini anlatan figüratif eserler izleyiciyle buluşuyor. Ek olarak neondan tuval resmine birçok tipografik eser Kibele Sanat Galerisi’nde sergileniyor. Sergide organik soyutlamalardan geometrik soyuta uzanan geniş bir yelpazede soyut eser yer alıyor. Kibele Sanat Galerisi’nde çağdaş heykelciliğin çoğulcu karakterini ve yaşantımızın dinamik akışını yansıtan heykeller ve nesneler izleniyor.”
İş Sanat ana sponsorluğunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İBB Kültür Dairesi Başkanlığı (İBB Kültür), İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı (İBB Miras) ev sahipliğinde, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Altınmarka ve Eyüp Belediyesi’nin katkıları ve Contemporary Istanbul Vakfı işbirliği ile düzenlenen “Bir Koleksiyoner Hikâyesi” sergisini 15 Aralık Pazar gününe dek İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Artİstanbul Feshane, İstanbul Sanat, Müze Gazhane, Likör Fabrikası ve Galeri Eyüpsultan’da ücretsiz olarak gezebilirsiniz.
Kibele Sanat Galerisi, her gün 09.00-19.00 arasında ziyarete açık.