Türk sporuna büyük müjde

Basketbola emek veren her kesim, federasyonla beraber, özerkliğin getirdiği avantajları en iyi şekilde yorumlamalı.

Milli takımları, kulüp takımlarını ve ligleri sağlam temellere oturtmak zorundayız.

1992 yılında başlayan ÖZERKLİK çalışmaları nihayet sonuçlanıyor. Bir aksilik olmazsa mart başında Türk sporunun, dolayısı ile basketbolumuzun önünü açacak özerklik yürürlüğe girdiği andan itibaren, ağır yükümlülükleri de beraberinde getirecek. Şu anda özerkliğe en hazır federasyon BASKETBOL. Basketbola emek veren her kesim, federasyonla beraber özerkliğin getirdiği avantajları en iyi şekilde yorumlayıp, milli takımları, kulüp takımlarını ve ligleri sağlam temellere oturtmak zorunda.

Yukarıda saydığım unsurların başarılı bir şekilde koordine edilmesi için, ilk üç sene içinde bana göre acil yapılması gerekenler var.

Şu anda federasyonun yapılanması, kulüplerimize örnek teşkil edebilecek bir konumda. Milli takımlar konusunda yapılan çalışmalar (Sponsorluk ve reklam çalışmaları) ise mutlaka kulüplerimiz tarafından titizlikle incelenmeli. Federasyon özerklikle birlikte aşağıdaki iki konuda kulüplerin önünü en sağlıklı şekilde açmak zorunda.

Federasyonun üzerine düşenler

1-Aynı futbolda olduğu gibi televizyon yayın hakkını en az dört yıllığına pazarlamalıdır. Elde edilen yayın gelirini de hakkaniyet çerçevesi içinde dağıtmalıdır.

Hakkaniyet çerçevesini açmak gerekirse, yayın gelirini dağıtırken kulüplerin ligde kaç sene yer aldıkları, şampiyonluk sayısı, seyirci kapasitesi, milli takımlara oyuncu verme sayısı gibi kriterler aranmalıdır.

2- Federasyon tüm ligleri en iyi şekilde organize edip pazarlamalı. Bu konuda kulüplerle birlikte ortak çalışmalar yapılarak ligleri organize edecek ve pazarlayacak bir profesyonel kadro oluşturulmalı.

Kurulacak profesyonel kadro, ligin nasıl oynanacağından, ligin isim hakkının pazarlanması ve seyircilerin salonları doldurmasına kadar her türlü çalışmayı yaparak, kulüplerimizi hem maddi, hem de manevi açıdan rahatlatmalı ve basketbol liglerini sağlıklı ortama taşımalılar.

Kulüplerin yapılandırılması

Liglerde yer alan kulüplerimizin yapılarında belli kriterler aranmalı. Kulüpler, genel menajer, antrenör, istatistik ekibi, sağlık kurulu (doktor, masör), basın bölümü (internet, video ve fotoğraf) ve pazarlama-reklam bölümleri, tamamen profesyonel kadrolardan oluşturulmalı. Birinci ligde oynayan kulüplerimize zaman içinde en az üç bin kişilik salon şartı getirilmeli.

Aranılan genel şartlar

Birinci lig başta olmak üzere, liglere katılan takımlarda bütçelerin üst ve alt limitleri tüm birimlerin (federasyon, kulüpler vs.) ortak kararları ile belirlenmeli. Bana göre birinci lige katılan takımların bütçelerinin üst limiti 3 milyon dolar, alt limiti ise 1 milyon dolar olmalı. Avrupa kupalarında üst sıralara oynamak isteyen takımlarımız, bütçelerini 3 milyon doların üzerinde belirleyebilirler. Ancak, bütçelerinde arttırdıkları her dolar için federasyonun belirleyeceği bir oranı federasyonunun ilgili fonuna yatırmak zorunda kalırlar. Bu uygulama takımlar arasındaki maddi açıdan meydana gelen güç dengesini belli ölçüde ortadan kaldıracak ve liglerimizin daha çekişmeli geçmesini sağlayacaktır.

Ayrıca kulüpler, belirledikleri bütçelerin karşılıklarını sezon öncesi teminat olarak federasyona sunmalılar. (Teminat olarak: Televizyon yayın hakkı, forma reklam geliri, saha içi reklam gelirleri, seyirci hasılatı toplamı vs.)

Bugüne kadar hayali bütçelerle yola çıkan bazı kulüplerimiz maalesef düşündükleri gelir kalemleri gerçekleşmediğinde, maddi sıkıntılara girdiler. Bunun sonucu profesyonel kadrolarının kontratlarını ödeyemediler. Sezon içinde bu tip olumsuz durumlarla karşılaşmamak için, federasyon bu teminatı kulüplerden istemeli.

Sponsor geliri sağlanmalı

Ayrıca antrenör ve oyuncu dernekleri var. Ancak, bunların varlıkları sadece isimlerinde kalıyor. İki derneğin de bir an önce işlerlik kazanması gerekiyor. Bunun da iki sebebi var. Birincisi, işsiz kalan veya şanssız bir sakatlıkla kariyerini noktalamak zorunda kalan sporcu ve antrenöre destek sağlamak. İkincisi ise, özerklikle kurulacak genel kurulda söz sahibi olarak oy hakkı elde etmek.

Bu iki derneğe maddi kaynak yaratılması için de sporcu ve antrenörün yaptıkları sözleşmenin belli bir yüzdesinin derneğe aktarılması gerekiyor. Bunu da federasyon tarafından, lisans alma ve sahaya çıkma belgesi alınması sırasında zorunlu kılarak sağlaması gerekiyor. Ayrıca sponsor geliri elde etmeleri de lazım.

Yukarıda özerkliğin gelmesiyle yapılması gereken çalışmaları, kendime göre yorumladım. Basketbol camiası içinde bulunan diğer değerli arkadaşlarımın da bu konuda görüşleri olduğuna inanıyorum.

Bu konuda herkes fikirlerini bir an önce ortaya koyarsa, yetkililer bu görüşleri değerlendirip, gerekli kararları daha sağlıklı bir şekilde alabilirler. Bana göre, özerklik basketbolda her şeyin halledildiği anlamına gelmiyor. Bilakis, bu konuda başarılı olmak için bugünden daha çok özverili, yoğun bir çalışma gerektiriyor.
Yazarın Tüm Yazıları