SON günlerde futbolda ve basketbolda taraftar anarşisi tehlikeli boyutlara ulaştı.
Takımlarının galibiyeti ve başarısı uğruna birbirlerine karşı düşmanca tavırlar içine giren taraftarlar, hem Türk sporuna, hem kendilerine, hem de takımlarına büyük zararlar veriyorlar...
Bana göre olayların çıkmasında birinci derecede sorumlu kişiler, yöneticiler. İkinci derecede sorumluluk taşıyan grup ise sporcular. Bu iki kesim salt takımlarının başarı için, tüm değerleri bir yana bırakıp, demeçler vererek, saha içinde tahrik edici davranışlar içine girerek ortamı geriyorlar. Bunlardan etkilenip, maça gelen taraftarlar ise koltukları sahaya atarak, tuvaletleri kırarak stat ve salonlarda büyük maddi hasarlar yaratmanın yanı sıra, karşılıklı birbirlerine attıkları cisimlerde yaralanmalara neden oluyorlar.
Yaptırım gücü yok
Federasyonların bu olaylar karşısında takımları seyircisiz oynatma, para cezası gibi yaptırımları ise çözüm yerine olayları daha da tırmandırıyor. Seyircisiz oynanan maçlar takımları sadece maddi zarara uğratıyor. Sporun ruhuna da aykırı. Para cezası ise kulüpleri maddi açıdan zor durumda bırakıyor, bu tip cezaların olayları çıkaranlara karşı hiçbir yaptırım gücü yok. Bu ortam biraz daha devam ederse, ortaya hiçbirimizin istemediği ve telafisi mümkün olmayan hadiseler çıkacak.
Caydırıcı önlem
Bu olayların önüne geçmenin tek ve tek bir çözümü var. O da olay çıkaran takımın puanını silmek. Şampiyonluğa oynayan takımın puanını sildiğinizde, veya düşme hattındaki bir takımın puanı silindiğinde, takımlar hedeflerinden uzaklaşacaklar. Bu durumda taraftar, yönetici ve oyuncular başarıya giden yolda olay çıkarmanın takımlarına zarar vermekten başka bir şey olmadığının bilinci içine gireceklerdir.
Sonuçta taraftar, yönetici ve sporcular takımlarının puanı silinmesin diye sadece ve sadece hedeflerine ulaşmak için çalışmalar içine girecekler, olayların önü de alınmış olacak.