15-16 yaşlarındaki geleceğin yıldız adayları, kendilerine verilen umulmadık vaadlerle menajerlerin kıskacına girdi. Bunun olumsuz yansımasına Yıldızlar Avrupa Şampiyonası elemelerinde şahit oldum.
BASKETBOLA kontrat sistemi geldiği günden bu yana, her oyuncu kendisini temsil etmesi için bir menajer tutmaya başladı. Dünyada da var olan bu sistem, bana göre çok doğru. Oyuncunun doğrudan yönetimle karşı karşıya gelmesini, anlaşma sağlanma sürecinde istenmeyen tartışmaların çıkmasını önleyen bu menajerlik sistemi, hem kulüp, hem de oyuncu açısından yararlı.
Ülkemizde yeni yeni oturmaya başlayan menajerlik müessesesi zaman zaman bazı zorlukları da beraberinde getirdi. Menajerler, normal fiyatların üzerine çıkarak, sporcular için kulüplerden astronomik rakamlar istedi. Bu da her iki tarafın uzlaşması yönünde büyük sıkıntı doğurdu. Bazı kulüplerimiz oyunculara değerinden fazla rakamlar ödediler. Bunun nedeni idarecilerin sporcu ve değeri hakkında yeterli bilgiye sahip olmayışıydı. Ama bugün bu sorunlar aşılıyor.
İnternetin faydaları
Çünkü kulüp yöneticilerinin elinin altında internet denilen büyük bir iletişim aracı var. Artık sporcular ve piyasa değerleri hakkında en ufak ayrıntıya dahi kolaylıkla ulaşabiliyor. Ama bugüne gelene kadar bir çok kulübümüz ekonomik olarak epeyce hırpalandı. Hatta bazıları kapılarına kilit vurmak zorunda kaldı.
Şimdi bütün bu zorlukları atlattık, ama menajerlerin daha çok oyuncuyla kontrat yapma isteği, hatta portföylerine katmak istedikleri oyuncuların yaşlarını 15-16'ya kadar indirmeleri, basketbolumuz için büyük bir tehlike yaratıyor. Altyapıdan yetişmekte olan bu oyuncular 18 yaşına kadar kulüplerinde oynamak zorundalar.
18 yaşına kadar anne-baba velayeti olmadan hiçbir menajer oyuncunun haklarını eline alamıyor. Ne var ki, anne-baba yoluyla bu oyunculara ulaşabiliyorlar.
Basketbol Federasyonumuz 2010 yılında Dünya Şampiyonası'nı ülkemizde gerçekleştirmek istiyor. Bu amaca yönelik de Ekim 2001'de Serdar Ersözlü'nün koordinatörlüğü, Nihat İziç'in teknik yönetiminde Yıldız Milli Takımı kuruldu.
İki senedir bu takım 250 antrenman, 38 uluslararası ve 31 antrenman maçı oynadı. Şu anda da İspanya'da oynanacak Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkını kazandılar.
Ben bu takımı yakından izleyenlerin başında geliyorum. Eleme grupları öncesi Bandırma'da uluslararası turnuva oynayan bu yıldız millileri izlerken, hayranlık içinde kaldım. Ve hatta sütunlarımda bu oyunculardan bir çoğunun ileride A Milli Takımımızın çekirdeğini teşkil edeceğini de yazdım. Ancak iki hafta sonra Kuşadası'ndaki Avrupa Şampiyonası eleme maçlarında bu oyuncuları tanımakta güçlük çektim. Tüm oynadığımız maçları kazanarak Avrupa Şampiyonası'na girme hakkını elde etmemize rağmen, sahada Bandırma'da seyrettiğim oyunculardan eser yoktu.
Tabii ki bunun bir sebebi vardı. Biraz olayları incelediğimde yukarıda anlatmaya çalıştığım menajerlik sisteminin, 15-16 yaş arası oyuncuları bir an önce kendi bünyesine çekme çabasında olduklarını gördüm. Ne acıdır ki, oyuncuları kapma yarışında, velilerine, ‘‘Oğlunuza özel kondisyoner tutalım’’, ‘‘Beslenme uzmanı ile gelişmesini sağlayalım’’, ‘‘Sizi yurt dışındaki kamplara götürerek NBA'e hazırlayalım’’ gibi vaadlerde bulunarak kafaları karıştırdıkları gerçeğiyle karşılaştım.
Kulüpler harekete geçti
Ancak çok sevinerek görüyorum ki, kulüplerimizin idarecileri bu duruma el koymuşlar. Velilerle ve menajerlerle konuşarak, bu tarz davranışlara bir son vermeleri, gençlerin yetişme sürecini kulüplere bırakmaları konusunda uyarmışlar. Bu konu çok hassas. Federasyonumuzun da aynı tarz düşüncelerde olduğunu iyi biliyorum ve bir an önce velileri bu konuda aydınlatmasını bekliyorum.
Bütün çabamız, basketbolumuzun içinde yer alan menajer, oyuncu, antrenör, idareci, federasyon gibi unsurların birbirleriyle olan ilişkilerinin sağlıklı bir yapıya oturması. Bunu sağlayabildiğimiz taktirde, Türk basketbolu şu andaki konumundan en az iki gömlek daha yukarıya çıkar.