İKİ faktör bize Fransa galibiyetini getirdi. İlki, rakibin NBA patentli yıldızı Tony Parker’ın etrafında disiplinsizce mücadele edip, takım ruhundan uzak olmasıydı.
İkincisi ise Hidayet Türkoğlu’nun etrafında birleşmiş, gücü ve kapasitesi belli, varını yoğunu ortaya koyan, birbirine sımsıkı bağlanmış bir Türk Milli Takımı’nın dün gece sahada olmasıydı.
Türkiye’de çoğu teknik adamın inanmadığı Tanjevic, kendi doğruları yolunda emin adımlarla ilerliyor. Hazırlık maçlarının başından beri kazanılan ve kaybedilen maçlarda sahada adeta bu eleme grubu karşılaşmalarının provasını yaptı. Ukrayna, Belçika ve Fransa galibiyetlerindeki payı tartışılmaz. Tanjevic, dersini çok iyi çalışıyor ve kim ne derse desin başarılı da oluyor.
Parker’a rağmen
İlk çeyrekte iki takım birbirini tarttı. Fransa, büyük yıldızı Parker’ın basketleriyle öne geçse de ikinci periyotta bu oyuncunun kenara alınması Fransa için rüzgarı tersine estirdi. Tanjeviç, takımı alan savunmasına döndürdü ve yarı sahadan oyuncularına baskı uygulattırdı. Tony Parker dışında oyuna ağırlığını koyamayacak şekilde aciz oyuncu topluluğu ile sahada olan Fransa, devler karşısında tükendi. Potasında peş peşe sayılar gördü. Ne hücumda ne de savunmada ayakta kalabildi, direnemedi. Daha sonra oyuna sokulan Tony Parker da akıllıca uygulanan alan savunmasıyla yıldırıldı. Herşeye rağmen bu oyuncunun 32 sayı atmasına karşın Fransa’yı eze eze evine yolladık.
Hidayet (10 sayı, 4 asist), Ender (12 sayı, 4 asist), Kerem Gönlüm (13 sayı 7 ribaunt), Kerem Tunçeri (16 sayı) pota altında oynayan Fatih Solak (3 blok) dev gibiydi. Milliler, son dönemde ilk kez bu kadar kenetlenmiş bir haldeydi. Mücadele hırsları üst düzeydeydi. Bu da takım olduğumuzun dün geceki en büyük göstergesiydi.