HEPİMİZ basketbolu sağlam temeller üzerine oturtmak için çalışıyoruz. Seneler önce Eczacıbaşı müessese kulüpleri içinde, başkanıyla (Şakir Eczacıbaşı), idarecisiyle (Saffet Özbay), salonuyla, alt ve üst yapısı ile mükemmel bir kulüptü.
Eczacıbaşı'nın gerek ülkemizde, gerek Avrupa'da elde ettiği başarılar, son 10 yıldır basketbolumuza damgasını vuran, Avrupa'da önemli başarılara imza atan Efes Pilsen müessesesini basketbolun içine çekti. Efes Pilsen de basketbolda alt yapı ve üst yapıda o kadar doğru işler yaptı ki, lacivert-beyazlılar Türk basketbolunun adeta lokomotifi konumuna geldi. Ülker müessesesi de Efes Pilsen'den esinlenip kendini basketbolun içine attı. Ülker, Efes'in çizdiği yolu takip ederek kısa bir dönemde hiçbir kimsenin beklemediği bir anda, basketbolun zirvesine çıktı.
Müessese kulüpleri maddi güçlerini de kullanarak takımlarını sağlam temellere oturturken, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, İTÜ ve Karşıyaka gibi takımlar maddi açıdan zorlandıkları ligde, müessese kulüpleri ile mücadele edemeyeceklerini söyleyerek ve de hiçbir proje üretmeden mücizevi bir şeylerin olmasını bekliyorlar. Çözüm çok basit. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Karşıyaka, basketbol şubelerini ayıracaklar, televizyon geliri, saha ve forma reklam geliri ile maç hasılatlarından oluşturacakları gerçek bütçeler ile takımlarını kuracaklar. Tabii ki bu bütçelerinin oluşması ve kullanılması konusunda ana yönetimine karşı sorumlu olacaklar.
Müessese takımları ile nasıl başa çıkacakları konusunda da önlerinde DARÜŞŞAFAKA gibi gerçekçi bir örnek var. Başkanları Çetin Berkmen, şube sorumlusu Ali Kahyaoğlu ve arkadaşları mütavazı bütçeleriyle ligde Efes'i, kupada Ülker gibi devleri yenerek zirveyi zorluyorlar. Demek ki, her şey para değil. Darüşafaka, salonuyla, alt yapısı ve yetiştirdiği oyuncularla, akılcı yönetimiyle kulüp takımlarımızın her şeyi ile örnek olacakları bir takım. Eğer kulüp takımlarımız bunu gerçekleştirebilirlerse basketbolumuzun önündeki engelleri aşma konusunda önemli mesafeler kat etmiş oluruz.
ATEŞ ÖZERK GERÇEĞİ
İZMİR'de basketbol denince akla ilk önce KARŞIYAKA gelir. Sayın Selçuk Yaşar da her dalda olduğu gibi basketbol şubesini ayakta tutacak maddi desteği hiçbir karşılık beklemeden veren ilk isimdir. 1970 yılından beri Metaş ile başlayan sponsorluk ve Tahir Türetken başta olmak üzere Ateş Özerk, rahmetli Üstün Eğrioğlu ve Serdar Zengel, Baha Eğinlioğlu, Seyhan Evlioğlu, Suat Toraman, Çetin Taşkıngenç, Yıldırım Karakaplan, Güçlü Bayar, Gürcan Herper ve Fatih Dinir bugünlerde özerk şubeler çığlıkları attığımız ortamda büyük özveriyle bu konuda çalışmalar yapmışlardı. Alt ve üst yapılarda çok da başarılı olmuşlar ve alt yapılarda her zaman söz sahibi olup bir çok ünlü basketbocuyu da Türk basketboluna kazandırmışlardı. 1983-89 yıllarında ise basketbol şubesinin başında Ateş Özerk'le A takımı ile hem play-off hem de Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kazanarak büyük başarılara da imza attılar.
Son zamanlarda üzülerek gözlemlediğim Selçuk Yaşar ile Ateş Özerk arasındaki çekişme, Karşıyaka Basketbol Takımı'na , dolayısı ile Türk basketboluna zarar verecek konuma geldi.
Bir an önce bu ikilinin asgari müştereklerde anlaşmaları, Karşıyaka Kulübü'nün menfaati gereğidir. Bu kulüpte Selçuk Yaşar belki maddi olarak büyük katkılar vermiştir, vermeye de devam ediyor, olabilir ama, hizmet yarışında yukarda saydığım isimler ve Ateş Özerk de en az Selçuk Yaşar kadar pay sahibidir.