Kapımızdaki tehlike

Çift başlı Avrupa basketbolu, ULEB'in aldığı yeni kararla iyice zor duruma düştü. NBA, ULEB aracılığıyla tüm dünyada basketbolun tek hakimi olmak istiyor. Onlar için ne Avrupa basketbolu, ne de milli maçlar hiç önemli değil.

AVRUPA'da basketbolu, kupa ve milli maçlar gözönüne alarak incelediğimizde, ortaya karamsar bir tablo çıkıyor. Son senelerde ULEB ve FIBA olarak ikiye ayrılan, iç çekişmelerle yara alan Avrupa basketbolu, bu iki kurumun barış imzalamasına rağmen düşüşe geçmeye devam edecek.

Kulüpler bazında olaya baktığımızda, ULEB'in hem ağır bastığını, hem de getirdiği yaptırımlar, kupalara katılan takımlara verdiği maddi ve manevi desteklerle, FIBA'ya karşı bir güç elde ettiğini görüyoruz. En son alınan kararla, milli maçlar yaz aylarına kaydırıldı.

NBA’de oyuncusu olan zorlanacak

Bu durumda, aynen NBA’de olduğu gibi kulüpler kış aylarında oyuncularını ulusal takımlara gönderme zorunluluğundan kurtuldu. NBA kulüpleri de zaten kadrosundaki basketbolcuları yaz aylarında ülkesine gitmesini bile özel izne bağlamış durumda. Bunun sonucunda yaz aylarında yapılacak milli maçlarda malesef hiçbir ülke, NBA'deki basketbolcularını milli maçlarda oynatamayacak duruma geldi.

Nedeni de oyuncuların zaten uzun NBA maratonundan yorgun çıkarak dinlenme ihtiyacı duymaları. Bu karar kulüplerin basketbola bakış açısını ve yatırımlarını kuvvetlendirirken, ülkelerin milli takımlarına büyük bir darbe vuracak.

Eskiyi mumla arıyoruz

2-3 senedir Avrupalı ve hatta Asyalı basketbolcuların, NBA'de inanılmaz şekilde sayılarının yükselerek yer aldığını görüyoruz. Yukarıda bahsettiğim milli maç tarihlerine göre olaya baktığımızda, NBA'de çok oyuncusu bulunan ülkeler hem kulüp bazında, hem de milli takım seviyesinde büyük bir yara almış gözüküyor. Bundan 5 sene önceki Avrupa Kulüpler Şampiyonaları'ndaki basketbol seviyesini, şu anda mumla arayacak duruma geldik.

Bütün bu olayların arkasında bana göre, NBA organizasyonunun parmağı var. Onların amacı, NBA'i tüm dünyanın tek spor branşı haline getirmek, Avrupa ve Asya'dan aldıkları oyuncular sayesinde, her ülkenin televizyonlarına girerek maddi açıdan da en üst düzeye gelmek.

Kendimizden örnek alalım. Şu anda NBA'de oynayan iki oyuncumuz var. Hidayet Türkoğlu olsun, Mehmet Okur olsun, bu oyuncularımızın maçlarını TV'de seyretmek için tüm basketbolseverler neredeyse birbiriyle yarışıyorlar. Çin'e bakıyorsun, Yao Ming'in NBA'e transferinden sonra nereden baksanız yarım milyar insan televizyondan Ming'i seyrediyor. Geçen Dünya Şampiyonası'nda Çin Milli Takımı'nın, ABD Milli Takımı ile yaptığı hazırlık maçını tribünde 25.000 Çinli izledi. ABD'deki Dünya Şampiyonası'ndaki ortalama seyirci sayısının ise 3.000'i geçmemesi, durumu gayet açık ve seçik gözler önüne seriyor.

Sigorta zorunluluğu

Bir sorun da NBA'den milli takıma gelen basketbolcuların ülke federasyonları tarafından sözleşme değerlerine göre sigorta ettirilmesi zorunluluğu. Zaten ekonomik kriz içinde olan ülke federasyonları, maddi imkansızlıklarına bir de bu yükün eklenmesiyle iyice çıkmaza sürükleniyor.

Tüm bu verilerden yola çıkarsak, görünen o ki, NBA, ULEB aracılığıyla tüm dünyada basketbolun tek hakimi olmak istiyor. Onlar için ne Avrupa basketbolu, ne de milli maçlar hiç önemli değil.
Yazarın Tüm Yazıları