BASKETBOLUMUZ 10 senedir büyük bir aşama içinde. Milli Takım olarak arka arkaya katıldığımız Avrupa Şampiyonaları'nda büyük deneyimler elde ettik ve sıralamada sekizincilik gibi bir yere oturduk.
Geçen yıl ülkemizde düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda ise final oynayarak, hedefi sekizincilikten birinciliğe yükselttik. Milli Takımımız’da gerek teknik ekibin kalitesi, gerekse Hidayet, İbrahim, Mirsad gibi dış ülke deneyimleri olan oyuncuların bulunması başarımızın ana nedenini oluşturdu. Zor geçen bir Avrupa Şampiyonası'nda Yugoslavya ile final oynadık ve Dünya Şampiyonası'na gitme hakkını elde ettik. Şimdi hepimizin arzusu, Indianapolis'teki bu büyük ve tarihi sınavda iyi bir derece elde etmek.
ÖNEMLİ TECRÜBE
Ancak biz sabırsız bir ülkenin insanlarayız. Daha yüksek hedeflere ulaşmak için belli bir tecrübenin ve çalışmanın gerektiğini biliyoruz ama, yine de egolarımız bize doğruyu uygulamada sıkıntı yaratıyor. Öncelikle, İstanbul'da Efes Pilsen World Cup'ı düzenlememiş olsaydık, Dünya Şampiyonası'ndaki grubumuzda büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirdik. Kasetlerden izlediğimiz kadarıyla Brezilya ve Porto Riko (Bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız takımlardı) hızlı basketbol ve sertlik açısından bizden iki gömlek üstün ekipler. Ancak bu rakipleri ne kadar videodan izlemiş olsak da, oyuncularımız ve kamuoyu, bunu içlerinde hissedemeyecekti. İşte oynadığımız
Brezilya maçlarında görüldü ki, iki Dünya Şampiyonluğu elde etmiş, her zaman Olimpiyat ile Dünya Şampiyonalarının içinde yer almış bu takım, bizden iki gömlek süratli ve sert.
GEREKLİ DERSİ ÇIKARDIK
Milli Takımımıza baktığımızda, bireysel olarak çok yetenekli ve hızlı oyuncularımız var. Sertliğimiz de en az onlar kadar, ama biz hiçbir zaman takım olarak bu sertliği ve hızlı oyunu 40 dakikaya yayamıyoruz.
Turnuvanın hemen her maçının belli sürelerinde istenilen oyun düzenine ulaştık. Ancak bu kadarı şu an için yeterli değil. (Bu arada Hüseyin'in olmayışı Efes Pilsen World Cup'ta ribaundda çok eksik kalmamıza neden oldu.) Eksiklerimizi gidermek için bu seviyede çok maçlar oynayıp, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonalarına arka arkaya katılmamız gerekiyor.
Yukarıda söylediğim gibi, belki de ülkemiz insanlarının yaşam tarzı nedeniyle herşeye çabuk ulaşma arzusu, bazı gerçekleri gözardı etmemize neden oluyor. Bu yüzden de Brezilya maçı gibi yenilgiler bizi üzüyor. Ancak hiçbir hedefe çalışmadan, üzülmeden varılamaz.
İşte Efes Pilsen World Cup Turnuvası sonucunda teknik ve idari ekip olarak çıkardığımız ders de buydu. Indianapolis'e kadar önümüzde iki hazırlık turnuvası daha var. Bu turnuvalar, Dünya takımı olmamız yönünde bize çok şeyler kazandıracaktır.