Sözümona basketbolu kurtarmak adına, savaş baltalarını çıkarttıklarını itiraf edenler, ellerindeki baltayla neye ve kime saldırdıklarını ve kim olduklarını açıklamak zorundadırlar.
Dünya Basketbol Şampiyonası sırasında ve sonrasında çok şeyler yazıldı ve söylendi. Bugüne dek eleştiri çerçevesi içinde kalanlar için çıkıp hiçbir şey söylemedim. Ancak, menfaat peşinde koşanlar, hedef saptırıp, Milli Takımı da buna alet edince, artık dayanamadım.
Milli formayı 184 kez giymiş bir kişi olarak, Milli Takım formasının kişisel çıkarlara alet edilmesi beni son derece üzdü ve yaraladı.
SALDIRI KİME
Düşünün, bir arkadaş gazetedeki köşesinde Türk basketbolunu kurtarmak için biraraya geldikleri ve ellerine savaş baltalarını aldıklarını yazıyor. Bununla da yetinmeyip, elinde baltayla milli formaya saldıran birinin karikatürünü yayınlıyor.
Bundan daha üzücü bir şey olabilir mi?
Bu forma kimin?
Bu forma, bu ülkeyi temsil etmiyor mu?
Siz baltalarla kime saldırıyorsunuz?
Bu açıkça bir suçtur. Savcıların da, hemen harekete geçmesi gereklidir.
Doğal sınırları içinde kalan her türlü eleştiriye, her zaman açık olduğumuzu vurguladık ve yapılan basın toplantısında da bunu dile getirdik. Ancak, Milli Takımı ve ay yıldızlı formayı kimsenin küçük düşürmeye ve balta ile saldırmaya hakkı yoktur. Bu eleştiri değil, tek kelimeyle ayıptır, suçtur.
Sözümona basketbolu kurtarmak adına geniş bir grup oluşturup, bir toplantı yaptıklarını yazanlar, ve savaş baltalarını çıkarttıklarını itiraf edenler, ellerindeki baltayla neye ve kime saldırdıklarını ve kim olduklarını açıklamak zorundadırlar.
Şurası unutulmasın ki, Türk basketbolu, (eğer kurtarılacaksa) böyle baltalarla ve savaş çığlıklarıyla değil, sevgi ile herkesin birbirini kucaklaması ile çok daha iyi yerlere gelir. Kaldı ki, Türk basketbolu bu arkadaşların dediği gibi, uçurumun eşiğinde değil, tam tersine, yükselen bir grafik çizmektedir.
KAVGA DEĞİL SEVGİ
Dünya Şampiyonası'nda elde ettiğimiz 9'unculuğu başarı olarak kabul etmeyebilirsiniz. Bu çok doğal. Bizler de, zaten böyle düşünüyoruz. Bizim hedefimiz, bugün bulunduğumuz noktadan nasıl daha yukarı gideceğimizin planlarını yapmak. Bunun için de basketbol camiasının değerli fikir ve eleştirilerine her zaman açığız.
Durup dururken savaş çığlıkları atmak ve milli formaya hizmet edenleri karalamak kimseye yarar getirmez. Unutulmasın ki, başarılar kavga ile değil sevgiyle kazanılır.
NİYETİ satırlarda
Basketbolda kurtuluşu, balta ile milli formaya saldırmak sananların niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Bakın, neler yazıyor ve gizli niyetini satır aralarına nasıl saklıyor?
1- Tarih: 03.05.2000 ASRIN HATASI
(Milli Takım teknik ekibi göreve başlamadan önce)
‘‘Basketbol Milli Takımı'nın teknik ekibi işsiz ve başarısız.’’
2- Tarih: 15.05.2000 BÖYLE HİÇ OLMAZ
(Avrupa Şampiyonası öncesi)
‘‘Bu teknik kadro, takımda otoriteyi sağlayamaz, kaos yaratır’’
3- Tarih: 08.09.2001 SADİST BEŞLİ
(Avrupa Şampiyonası)
‘‘Milli Takım’ın kenar yönetimindeki beşli, her maçta bize ızdırap çektirmekten zevk alıyor.’’
4- 10.09.2001GÖNÜLLERİN ŞAMPİYONU
(Avrupa Şampiyonası)
‘‘12 Dev Adam ve kenar yönetimimiz bizi Avrupa'nın zirvesini taşımak için herşeyi yaptı. En iyi sekizincilikten, Avrupa ikinciliğine... Hepsine teşekkürler’’
5- 14.09.2001 TEKNİK EKİBE ALKIŞ
(Avrupa Şampiyonası sonrası)
‘‘Teknik ekip kendi doğruları adına, pek çok doğruya direndi. Bu teknik yönetimi alkışlamak gerekir. Bizi basketbolun mükemmelini konuşacak çizgiye bu kadar yaklaştırdıkları için’’