Paylaş
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca önceki gün Türkiye’nin koronavirüs veri tablosunu paylaşarak, “Son üç günde ortalama entübe hasta sayısı en yüksek 5 il: İstanbul, Ankara, Konya, Diyarbakır, Bursa. Ortalama yoğun bakım hasta sayısı en yüksek 5 il: İstanbul, Şanlıurfa, Ankara, Gaziantep ve Konya” açıklamasını yaptı. Hürriyet Bilim Kurulu üyesi ve Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Balık, yoğun bakım ve entübe hasta sayısında ilk 5’in içinde olan Ankara için, “Kurallarda gevşeme görmeye başladık. Özellikle duyarsız gençler onları evde bekleyen risk grubundaki aile üyelerine virüsü taşıyabiliyor. Klinik önünde sıkça ‘Benim yüzümden oldu’ diye ağlaşan genç kardeşlerimizi görmeye başladık. Havaların ısınması rehavet yaratmış gibi görünüyor. Bu çok yanlış, salgın bitmiş değil” dedi. Entübe ve yoğun bakım sayılarının artmasının risk grubunun virüse yakalandığının göstergesi olduğuna dikkat çeken İsmail Balık, Ankara için yaptığı gözlemlerle şu uyarılarda bulundu:
65 YAŞ ÜSTÜ KALABALIĞA KARIŞMAYACAK
“Rehavete kapılanlar, pandemi yorgunluğu ve hâlâ hastalığa yakalanmadığı için ‘Bana bir şey olmaz’ algısı ile günlük yaşamına tedbirsiz devam eden kişiler var. Bunlar toplumda da bir gevşemeye neden oldu. Bakan beyin (Sağlık Bakanı Fahrettin Koca) dikkat çektiği gibi parklarda, toplu taşımada ve bazı restoranlarda sosyal mesafe ve maske konularında çok ciddi ve yaygın gevşeme görmeye başladık. Ankara’da ben bunu bizzat gözlemliyorum. 65 yaş üstü vatandaşlarımızın her ne kadar kurallara gençlere göre daha ciddi uyduklarını gözlemlesem de, onların da yavaş yavaş kalabalıklara karışmaya başladığını fark ettim. Tedbirli olanların da aynı evi paylaştığını ve tedbirsiz olan gençlerden virüs kapmış olduğunu gözlemliyoruz. 65 yaş üstü vatandaşlarımızın hastalığı ağır geçirmeleri nedeniyle Ankara’da yoğun bakım oranlarımızda artma meydana geldi.
DUYARSIZ GENÇLER AİLESİNİ DÜŞÜNSÜN
Ankara’daki gözlemim; özellikle gençlerin büyük bir bölümü duyarsız. Eve gittiğinde onu bekleyen ailesini düşünsün. Büyüklerine hastalık bulaştırdığı için pişmanlıktan ağlayan gençlerle karşılaşıyoruz. Bulaştırdıktan sonra pişmanlık fayda etmiyor. Bu yüzden ‘Bana bir şey olmaz’ diyen gençler iki kez düşünsün. Esasen solunum yoluyla bulaşan bir virüs olması nedeniyle havaların ısınması virüsün bulaştırıcılığında herhangi bir azalmaya yol açmadı. Şu an elimizde aşı ve virüse direkt etkili bir ilacımız olmadığı için tek çaremiz ciddi bir şekilde maske, mesafe ve hijyen kuralına uymak. Kurallara uymayanları uyarmaya devam etmemiz ve gerekirse kolluk kuvvetlerine şikâyet etmekten çekinmememiz şart.”
GEÇ KALMAK VİRÜSE YAKALANMAKTAN İYİDİR
Ankara gibi büyükşehirler için AVM, pazar yerleri, marketler ve kalabalık park ortamları ile toplu taşımanın risk taşıdığını belirten İsmail Balık, şunları söyledi: “En önemli yapmamız gereken şey; kalabalıktan kaçacağız. Maskeyi daima ve düzgün kullanarak, kalabalık ortamlar oluşturmamamız gerekiyor. Otobüsü kalabalık gördün, binmeyeceksin. Gerekirse geç git. Geç kalmak virüse yakalanmaktan daha iyidir. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte düğünlerin artması da bir risk. Düğün, nişan ve taziye gibi kalabalık ortamlara risk olanların gitmemesi gerekiyor. Risk olmayanların da bireysel tedbirlerini üst düzeyde tutması gerekiyor. Rakamları azaltmak insanların tedbirlere uymasıyla alakalı. Ayrıca gençler arasında yayılım fazlalaştı ve genç yaşına karşın risk grubunda olanların virüse yakalanmasıyla yoğun bakım oranları artı. Ev halkından olan ve tedbirli olmayan gençler aracılığıyla virüs evin içindeki risk gruplarına taşınabiliyor.”
Paylaş