Paylaş
Pek çok topluma ev sahipliği yapmış, doğal kaynakları ve kıymetli toprakları ile Yeşil Bursa.
Güzel Bursa’mızı bugüne kadar hep büyüklerimize sorduk; “Eskiden nasıldı? Neden Yeşil Bursa olarak anılır? Nilüfer deresinde gerçekten balık tutulur muydu?”
Şimdi ise “Eski günlerine geri döner mi? Yeşil Bursa neden artık yeşil değil?” diye soruyoruz.
HİÇ SORDUK MU?
Peki, çocuklarımız doğup büyüdükleri bu şehirde nasıl bir Bursa’da yaşamak isterler hiç sorduk mu?
Hayallerinde nasıl bir kent var?
Şikâyet ettikleri ya da düzeltmek istedikleri neler var hiç fikirlerini aldık mı?
Sorsak ne derler acaba? Bizler konunun uzmanları, yöneticiler, kurumlar çocuklarımızın geleceğini korumak, onlara sağlıklı ve temiz bir çevre bırakmak için uğraşmıyor muyuz?
“Temiz ve yaşanabilir bir dünya” çocuklarımıza bırakacağımız en büyük ve en kıymetli emanetimiz değil mi?
ONLAR DA TRAFİKTEN ŞİKAYETÇİ
İstanbul’da kent konseyi tarafından “İstanbul Çocuklara Soruyor” projesi kapsamında 6-14 yaşları arası 6 binden fazla çocuğa İstanbul’u sormuşlar.
Çocuklar trafik, kalabalık, kirlilik, şiddet, yoksulluk gibi sorunların çözülmesini istediğini dile getirmiş.
Verilen cevaplar incelendiğinde “İstanbul ne renk?” sorusuna en çok %28’i mavi denilirken, 2. sıradaki renk %22 ile gri olmuş.
İstanbul’un sesi sorusuna en çok verilen yanıt %40 ile trafik olurken, kuş, martı, kedi ve köpek sesi diyenlerin oranı ise %28 ile 2. sırayı almış.
ÇELİŞKİLİ VE KARMAŞIK
Çocukların İstanbul ile özleştirdikleri koku sorulduğunda ise ilk sırayı %32 ile “egzoz mazot, benzin, kötü koku/duman” kokusu alırken, %26 ile “ağaç, çiçek ve doğa kokusu” bu oranı takip etmiş. Alınan cevaplar sonucunda raporda, çocukların İstanbul algısının “çelişkili ve karmaşık” olduğu belirtilse de; çevre bilinci ve algısı bu aşamada çok büyük önem arz ediyor.
Oldukça geniş bir kavram olan çevre bilinci, yaygın olarak doğal kaynakların korunması olarak algılansa da; artık günümüzde pek çok alanı içine dâhil ettiğinden, yenilenebilir alternatif enerji kaynaklarının, iklim değişikliğinin ve sürdürülebilirliğin içinde yer aldığı bir olgu haline gelmiştir.
OKULLARDA DERS OLDU
Çevre bilinci kazandırma, dünya kaynaklarının hızla tüketilmesini ve kirletilmesini azaltarak dünyanın geleceği için yeni bir şans elde edilmesini sağlayabilmektedir. Ancak öncelikle, doğayla bağımızın giderek azaldığı günümüz dijital çağında, doğa sevgisini aşılamak ve çevre bilinci oluşturabilmek adına çocuklarımızı küçük yaştan itibaren doğayla tanıştırmamız gerekiyor.
Ayrıca okullarda alınan eğitimlerin de rolü oldukça önemli. Bu yıl MEB tarafından müfredata “Çevre eğitimi ve iklim değişikliği dersi” seçmeli ders olarak eklendi.
Ortaokul 6, 7 veya 8. sınıflarda, haftada 2 ders saati olmak üzere toplam 72 saat seçmeli okutulacağı açıklandı.
Çevre bilinci nesilden nesle aktarılması gereken toplumsal bir kültürdür.
Çevreci hareketlerle sadece gönüllü olarak yapılması gereken bir aktivite olarak algılanmamalı, sağlıklı ve dengeli bir çevre için zorunlu bir vatandaşlık görevi olarak düşünülmelidir. Çocuklarımızın kaygılarını gidermek, dünyayı yaşanabilir bir halde bırakmak için gerek bireysel gerek kurumsal olarak yapılacaklar listemiz uzun.
Bu uzun yolda, yarının karar vericileri olan çocuklarımıza kulak vermek, onlarla bu yolu yürümek ise son derece önemli.
Paylaş