Paylaş
Sosyal medyadaki bazı astrologların yazdıklarını okuyan takipçilerimden genelde şu şekilde özel mesajlar alıyorum. “Bilmem kim dolunay için şöyle kötü şeyler söyledi, sizce de öyle mi?” “A kişisine göre şu gezegen geçişi büyük ölümlere sebep olacakmış, 5 gün içinde deprem olacakmış!” “Gökyüzünde kötülük kapısı açılmış, tüm dünyayı kötü günler bekliyormuş. Eyvah ne yapacağız”... Genel olarak astrolojinin sürekli kötü haber verdiği gibi bir algı oluşuyor ister istemez. Peki, gerçek böyle mi, gelin bu hafta bunu konuşalım...
Bunun için önce korku üzerine konuşmamız gerek. Korku en güçlü duygulardan biridir. Hatta o kadar güçlü bir duygudur ki bunu yönetmeyi başaranlar insanları manipüle ederek toplumları bile yönetme gücünü elinde tutmayı başarabilir. Bunun örneklerine yaşadığımız dünyada sıkça rastlıyoruz. Tarihin başlangıcından beri var olan bu duygu, insanların ilkel çağlarda tehlikelerden kaçınma mekanizmasını harekete geçirerek hayatta kalmasını sağlıyordu. Korku beyinde amigdala bölgesini aktive eder. Amigdala, duygusal tepkilerin oluşmasında ve deneyimlenmesinde önemli bir rol oynar. Özellikle korku, öfke, mutluluk gibi yoğun duyguların algılanmasında ve bu duygulara uygun tepkilerin verilmesinde etkilidir. Sosyal ilişkilerde, ayrıca bağımlılık ve isteklerin oluşmasında etkili olabilir.
Sosyal medyada sürekli korku pompalayan astrologlar aslında takipçilerinin amigdalalarını aktive ediyor ve onları kendilerine bağımlı bir kitle haline getiriyor. Bu sayede hem o kitleyi kontrol altına alabiliyorlar
hem de ilkel egolarını ve içlerindeki tanrı kompleksini tatmin etmiş oluyorlar. Astrologluk mesleğini yapmak bir yerde sağlam bir psikolojik altyapı ister. Zira astrolojiyi hâlâ kehanet gibi gören bir kişinin bir şeyleri sözde önceden bilme hali ondaki birtakım kompleksleri tetikleyebilir. Ben şu an ülkemizde bu özelliklere sahip olan ve astrologluk mesleğini yapan en az üç tanınmış isim sayabilirim. Yazdıkları tweet’ler ve yazım dillerinden bunu anlamak da zor değil.
Astroloji artık antik dönemlerdeki gibi bir kehanet yöntemi değil, aksine belli verilerle, istatistikle, gökyüzünün belli korelasyonlarını doğru bilgiyle harmanlayarak bir okuma ve analiz etme yöntemi. Yani astrologlar eskiden dönemin kâhinleri olarak adlandırılsalar bile şu dönemde hava durumu tahmini yapan meteorologlar gibi bir noktadalar aslında.
Ve astroloji bize sürekli kötü haberleri vermez. Gökyüzünde meydana gelen tutulmalar, yeniay ve dolunaylar, gezegen geçişleri her zaman bir dualiteyle çalışır. Salt iyi veya salt kötü olan bir görünüm yoktur. Zaten öyle bir şey evrenin işleyiş mekanizmasına aykırı. Her kötünün içinde bir iyi ve her iyinin içinde bir kötü muhakkak vardır. Ama kötüyü satmak, iyiyi satmaktan çok daha kolaydır. Tıpkı gündüz kuşağı programlarında ve yarışma programlarında reyting düştüğü anda hemen katılımcıların birbirine laf atmalarının ve kavga etmelerinin sağlanması gibi.
Astrolojide de kötü her zaman daha çabuk satar ve paylaşılır. Bunu bir kere keşfeden astrolog artık bir meslek erbabı değildir, kötüyü satıp iyileştirebileceğini iddia eden bir umut tacirine dönüşmüştür. Ne kendini geliştirir ne mesleğin gelişimine katkı sağlayacak bir hamlesi olur.
Ama siz bu oyunlara düşmeyin, korkunun biat ettirici gücüne boyun eğmeyin, aklın gücünü kullanın ve karanlık odalarda kaybolmayın.
Paylaş