İstanbul’da Boğaz’da açan erguvanları görünce aklıma hep Orhan Veli’nin “Beni bu güzel havalar mahvetti” şiiri gelir. Doğa canlanırken bedenimiz, zihnimiz de canlanır, uzun kıştan sonra işi gücü serip baharın tadını çıkarmak isteriz.
Mayıs ayı işi gücü sermeden, doğada, deniz kenarında yürüyüşler yapmak, bir gün sonra bitmeyecek diyete başlamanın, yenilenmenin tam zamanı sevgili okurlarım.
Baharın gönlümüzde, ruhumuzda çiçekler açtıran bize pozitif etki veren enerjisini cildimizi, bedenimizi yaza hazırlık için kullanmanın tam zamanı.
Yazımın başında da yazdığım gibi beslenme düzenin değiştirip, daha hafif, bedeninize ve sağlığınıza daha iyi gelecek yiyeceklerin yer aldığı bir düzene geçmek için (bunu yapmak için bir uzmandan destek almanız gerekiyorsa lütfen ihmal etmeyin) hazır havalar ısınmaya başlamışken günde 10 bin adım atmaya ve bunu alışkanlık haline getirmenizi öneririm. Tüm bunları yaparken de kışın soğuktan, rüzgardan, hava koşullardan etkilenen cildinizi adeta bahar çiçekleri gibi tazeleyip, derinden nemlendirip, ışıltısını kazandıracak bakımları, uygulamaları da yapılacaklar listesine eklemenizi öneririm. Öncelikle bunu neden yapmanızı gerektiğini anlatmak ve sonrasında da bu konu için neler yaptırabileceğinizden bahsedeceğim.
CİLDE NEFES ALDIRMAK VE NEMLENDİRMEK
Hayatta nasıl yaşamak istediğiniz ve nasıl görünmek istediğiniz kesinlikle kişisel tercihiniz. Bu kilonuz, görünümünüz için de geçerli...
Ergenlik dönemiyle kadınlarda oluşmaya başlayan selülitler, sadece sizde, annenizde ya da kız kardeşinizde yok, dünya üzerinde yaşayan kadınların yaklaşık yüzde 90’ı selülite sahip. Buna TV’lerde, sinemada gördüğümüz ünlü kadınlar ve hatta tescilli dünya güzelleri bile dahil.
Bu noktada selülitlerinizle barışıp yaşamak ya da kalıcı olarak sıkı diyet, su tüketimi, egzersizle ve cihazlı uygulamalarla, portakal kabuğu görünümle vedalaşmak tamamen kişisel tercihiniz.
Eğer portakal kabuğu görünüm sizi rahatsız ediyorsa bu hafta yazımda yer alan uygulamaları inceleyerek, size özel hazırlanacak protokolle uygulatabilirsiniz.
Değerli okurlarım özellikle havalar ısınmaya başladığında ya da yaz yaklaştığında forma girmek, bölgesel fazlalıklardan kurtulmak ya da çatlak, selülit gibi görselliği de etkileyen birtakım sorunlara ne yazık ki hızlı sonuç verecek çözümler aranmaya başlıyor.
Resmi olarak bahara girdik ama havalar hiç öyle demiyor. Bahar ayları geçişi biz doktorların sevdiği dönemlerdir. Özellikle yaz öncesi ve sonrası birçok tedavinin, uygulamanın ve operasyonun yapılması için en uygun zamanlardır. İyileşme süreleri daha risksiz ve hasta için daha konforlu, korunaklı olduğu için güneşle, sıcakla komplikasyon yaratabilecek uygulama ve operasyonları bahar mevsimlerinde yapmak uygun oluyor. İşte bu uygulama ve tedavi protokollerinin başında lazer tedavileri geliyor. Çünkü özellikle cilt iyileştirmede uygulanan lazer tedavilerinden sonra hastanın kendisini güneş ışınlarından koruması önem arz ediyor.
Uygulandığı cilt sorunları nelerdir?
Lazer biz doktorların özellikle ameliyatsız cilt iyileştirmede sıkça tercih ettiğimiz bir tedavidir. Lazerle birden çok ve farklı cilt sorununa müdahale edebilir, iyileştirilmesine destek olabiliyoruz. Cilt sıkılaştırma, yaş alma ile birlikte görülmeye başlanan ince kırışıklıların iyileştirilmesi, farklı sebeplerden dolayı ciltte oluşan lekelerinin silinmesi ve cildin daha homojen, sağlıklı bir görünüm kazanması, cilt çatlaklarının ve selülitlerin görünümünün iyileştirilmesi, yüz ovalinin toparlanması, akne ve sivilce izlerinin tedavisi, dövme silme, cildin siyah noktalardan arındırılması ve gözeneklerin sıkıştırılması gibi çok fazla spesifik soruna müdahale edip lazer enerjisi ile çalışan cihazlarla müdahalede bulunabiliyoruz.
Bazı lazerli protokolleri esas olarak tek seans yapılabilirken (özellikle cilt iyileştirme ve gençleştirme uygulamaları) birçok lazer uygulamaları cildin durumuna göre bir paket halinde ve farklı cilt iyileştirme uygulamaları ile birlikte uygulanmaktadır.
Ramazan, iftarda çok yemek yiyeceğimiz, sahurda da ihtişamlı sofralarda ezan saatini bekleyeceğimiz “yeme–içmeye” odaklanacağımız bir ay değil...
İnancımız gereği nefsimizi, irademizi sınadığımız ve aslında bedenimizi de arındırdığımız kutsal ayımız.
Evet tüm gün aç, susuz durduktan sonra insan, kuş sütünün eksik olmadığı, tatlısından tuzlusuna hiçbir şeyin eksik olmadığı masalarda orucunu açmak istiyor.
Peki bu doğru mu?
Ne yapmak gerekir, işte bu noktada özellikle belirtmek isterim ki bütün gün aç kalan bedene, mideye birden yüklenmek kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülük.
İFTARDAN SONRA YÜRÜYÜŞ YAPIN
Bir çorba ile orucunuzu açmak, biraz dinlenerek ardından bir protein ve salata ile yemeğe devam etmek, belki bir parça pide ve kahvaltılıkla yemeğe devam farklı seçenekler olabilir.
Burada belirtmek isterim ki iftardan sonra çok çay içmek, susuzluğu tetikler.
Soğuk havalar, uzun geceler, azalan hareket ve tüketilen kalorili yiyecekler... Kışın özeti bu aslında.
TV izlerken kaçamak yapmak, “Aman canım bir kereden bir şey olmaz” deyip her gece kucakta atıştırmalık, meyve kâseleri ve içeceklerle keyif kalorileri almak özellikle kış aylarında sık rastladığımız bir durum.
Bir de buna “Aman bugün soğuk, şimdi kim yürüyecek, yarın yürürüm” kaçışları da eklenince kilo almak kaçınılmaz oluyor tabii. Hele ki yiyip kilo almayan şanslılardan değilseniz ve “Bahar geldi, şimdi ne yapacağım” diye kara kara düşünenlerdenseniz henüz vakit varken yola koyulmak gerektiğini hatırlatmak isterim.
Bu arada özellikle belirtmeliyim; kimse aynı kiloda, aynı görüntüde ya da aynı bedende olmak zorunda değil. Özellikle son dönemlerde dayatmaya dönen beden, görünüm algısından dolayı değil, sağlığınız için kilo vermeyi, bölgesel fazlalıklarınızdan kurtulmanızı öneririm.
Yine özellikle vurgulamak isterim ki; jet diyetler, detokslarla kilo vermeyi asla denemeyin. Yaşınıza, sağlık durumunuza göre hazırlanmış bir beslenme programı ve egzersizle kilo vermeye, forma girmeye çalışın. Ondan sonrasında zaten iş, biz doktorların sorumluluğunda.
İşte yaz gelmeden sizi forma sokacak, bölgesel yağlarınızdan kurtulmanızı, sıkılaşmanızı sağlayacak uygulamalar...
EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ TEKNOLOJİK CİHAZLAR
Bölgesel incelme ve sıkılaşma, yağlardan kurtulma konusunda en büyük gücümüz; her geçen gün gelişen teknoloji ve bu teknoloji ile geliştirilen cihazlar.
Mart ayı, doğanın uyandığı, renklerin en canlısına, en ihtişamlısına büründüğü ilkbaharın öncüsü bir aydır. Uzun, soğuk kış mevsiminden sonra havanın ısınmaya başlamasıyla doğanın canlandığı gibi cildimizi de canlandırmamız gerekir. Nasıl ki toprak önce havalandırılarak ekime hazır hale getiriliyorsa cildimizi de kış mevsimi sonrasında arındırmalı, canlandırmalıyız.
Cildi ihtiyaçlarına uygun protokollerle canlandırıp, lekelerinden, izlerinden arındırmanın, eksiklerini tamamlamanın tam zamanı! Bahar aylarında cilt ve vücut için yapılması gerekenleri gelecek haftalarda ayrıntılı olarak yazacağım. Bugün ise bu bakımların etkisini uzatmak için neler yapılması gerektiğini paylaşacağım.
EV ÖDEVİNİZİ İYİ YAPIN
Cildinize kliniklerde uzmanlar tarafından hangi bakım yapılırsa yapılsın, sizin evde de cildinizi temizlemeniz ve nemlendirmeniz çok önemli. Cilt bakımından sonra elde edilen ışıltılı, pürüzsüz, duru görüntüyü korumak ve bakımın etki süresini uzatmak için ev ödevini iyi yapmak gerekir.
Verilen ürünleri kullanmayı asla ihmal etmemelisiniz. Cildinizin matlaşıp donuklaşmaması, gözeneklerin dolmaması için ev kullanımına uygun peeling’leri bakım rutininize dahil etmeli, kullanım önerilerine uygun şekilde kullanmalısınız.
GÖZ ÇEVRESİNE ÖZEL İLGİ
Bunu yaparken göz çevrenize özel ilgi gösterin. Daha önce de paylaştığım gibi; Türk kadınlarının yüzünde ilk yaşlanma belirtilerinin göz çevresinde görüldüğü, araştırmalarla kanıtlanmış durumda.
Tıp teknolojileri geliştikçe estetikte de alternatif tedavi iyileştirme yöntemleri her gün artıyor ya da farklı hastalıkları tedavilerin sonuçları görüldüğünde farklı alanlarda da kullanılır hale geliyor. İşte kök hücre de böyle bir protokol.
Tek seans olarak uygulanan kök hücre, yapıldıktan sonra etkilerinin sonuçları ile mutlu eden ve tedaviye yönelik bir uygulama olduğu için de elde edilen sonuç da “iyileştirme”ye yöneliktir.
Bundan dolayı da gün geçtikçe bilinirliği artan, sorulan ve talep edilen bir uygulama haline geldi.
Estetikte kök hücre uygulamasını, cinsiyet fark etmeksizin uygulayabiliyoruz, bunu da işlem sonucunun doğal olmasına ilişkilendirebiliriz. Yaş alma ile ciltte ortaya çıkan ince çizgi ve kırışıklıkların, mimik çizgilerinin, cilt tonu eşitsizliklerinin ve lekelerin iyileştirilmesinde etkin bir yöntem olarak hastalarımıza kök hücre tedavisini uygulayabiliyoruz. Bunun yanı sıra otuzlu yaşlarla her yıl yüzde 1 azalan kolajen ile birlikte yüz bölgesinde oluşmaya başlayan doku kaybı ve buna bağlı olarak çökmeler, elastin kaybı ile meydana gelen cilt sarkmalarının-yüz ovalinin toparlanmasında hastalarıma kök hücreyi öneriyorum.
El estetiğinde de alternatif bir estetik iyileştirme uygulaması olarak talep ediliyor. Kök hücrenin ameliyatsız estetikte bir kullanım alanı da selülitli görünümün iyileştirilmesidir.
Bunların yanı sıra incelmiş saç köklerini canlandırmak için de kök hücre uygulamasına-tedavisine başvurulur. Mezoterapi yöntemi ile kök hücrelerin sorunlu bölgeye enjekte edilerek uygulama yapılır.
Hepimiz arada kaçamaklar yapıyoruz, çünkü arada hepimizin mutluluklara ihtiyacı var. Ancak bunu kaçamakların arası azalıp, “Aman canım bu sefer de yiyeyim, yarın artık dikkat ederim” mantığı ile bu duruma yaklaşırsak ne yazık ki kilo kontrolünün ucu kaçıyor. Ara ara yediklerimizin acısı birden tartıya kış kiloları olarak yansıyor. Siz de biliyorsunuz ki çaresiz değilsiniz. Havalar ısınmadan durumu toparlamak için vaktimiz var.
Tekrar sağlıklı beslenerek, egzersize de kaldığınız yerden başlayarak çok kısa sürede kilolar yer etmeden sizin için sağlıklı kiloya inebilir, formunuza da kavuşabilirsiniz. Bunu haftada birkaç gününüzü ayırarak bedensel sıkılaşmanızı destek olacak, özellikle bölgesel yağlanma sorununuzu da çözecek uygulamalarla desteklediğiniz takdirde süreci de hızlandırmanız mümkün.
Peki nasıl?
Medikal estetik teknolojileri farklı enerji kaynaklarını kullanarak sıkılaşmada ve bölgesel yağlanmaların çözümünde etkin iyileştirme yöntemleri sunuyor. Üstelik bu teknolojik cihazlar bu işlemleri yaparken çok konforlu bir şekilde ağrısız, acısız bunu yapıyor.
Radyofrekansla incelme genel olarak ameliyatsız vücut estetiği olarak nitelendirdiğimiz bu uygulamalar ağrısız, acısızdır ve anestezi gerektirmez.
Son dönemin en trend uygulamalarımızdan biri medikal estetik teknolojilerinin geldiği son nokta olarak nitelendirebileceğimiz radyofrekans enerji kaynağını kullanarak ameliyatsız incelme sağladığımız bu uygulama birçok uygulamaya göre daha acısız ve ağrısızdır. Karın, bacak, sırt ve kol bölgelerine rahatça uygulanan bu sistemde vakumlu radyofrekansla yağ hücreleri sıvılaştırılarak lenf sistemiyle vücudumuzdan uzaklaştırılıyor.
Haftada 2 kez olmak üzere 8-12 seans arasında uygulanarak istenen bölgede incelme, cilt sıkılaştırma ve toparlanma sağlayabiliyoruz. Bu uygulamaya devam edildiği sürece günde 2 litrenin üzerinde su içmeli ve muhakkak yediklerimize dikkat etmeliyiz.
Ameliyatsız uygulamalar