Çin işkencesi

Çin işkencesini bilir misiniz? Pek çok çeşidi vardır.

Adamın iskemlede ellerini arkadan bağlar, kafasını arkaya yatırır, alnına su damlatırsınız. O damlalar, bir süre sonra insanı çıldırtmaya başlar. Daha bunun gibi niceleri.. Bir insanı konuşturmak mı istiyorsunuz? Çin işkencesine başvurun, ya da dünkü Yimpaş Yozgat-Fenerbahçe maçına benzer bir müsabakaya götürün. Hele hele ilk yarısına.. İlk 15 dakikada dili çözülmezse, ‘‘yuh’’ olsun!

Kim kimi tutmuş, hangi takım alan savunması yapmış, kimler görevini yerine getirmiş, bunların hepsi hikaye.. Ortada futbol var mı, futbol? Ben, ona bakarım.. Biri küme düşmemeye, diğeri şampiyonluğa oynayan iki ekip.. Hadi, düşmemeye oynayanı anladık. Ya diğerine ne diyeceksiniz? Yabancı ve bu iki takımı tanımayan biri maça gelse, ona ‘‘bunlardan birinin toplam değeri 100 milyon dolar’’ dense, hangi ekip olduğunu belki keşfeder.. Ancak, kesinlikle bu paralara inanmaz. Bu, resmen ‘‘hortumlama..’’ Sahada boy gösteren sarı lacivertli oyuncuların çoğu, Aziz Yıldırım'ın paralarını hortumlamış.. İlla da devlet hortumlanacak değil ya!

KİMYASI BOZUK

Fenerbahçe'de Andersson, Revivo ve Serhat'a Özgür, Timo ile Murat tarafından ‘‘kelepçe’’ vurulmuş. Hani, sıkışıp tuvalete gidecek olsalar, onlar da gidecek. Ancak, bu üçlü ‘‘gölge markajına’’ tabii tutulurken ve dar alanda sıkışıp kalırken, geriden onlara destek verecek bir tek adam yok. Herkes saklanmış, ‘‘gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım’’ havasında.. Savunma, tat-tuz vermiyor. Her an, taraftarının yüreği ağzında.. Eczacılarla ortak mıdırlar, nedir? Ön libero pozisyonunda olan Simao, sakin, basit oynayan, gösterişi tercih etmeyen, çok yararlı bir oyuncu. Gene, takımının en iyisi.. Ne var ki, o da bu ‘‘silik’’ oyunda kolay fark edilemiyor.

Şimdi denecek ki, bir deplasman galibiyetinin bu kadar eleştirilecek yanı var mı? Elbette var.. İki gol de Yimpaş Yozgat savunmasının armağanı. İlki Murat, ikincisi Diallo'nun.. Onlar da olmasa, futboldan vazgeçtik, Fenerbahçe üç puanı da mumla arayacak.

Fenerbahçe'nin, daha önce de belirttiğim gibi kimyası bozuk.. Takım oyunu sıfır.. Estetik, zarafet, taktik anlayış, organize atak, ayağa pas, oyun planı, hak getire.. ‘‘Bu tablo ile nereye kadar’’ diye soracak olursanız, yanıtım hazır: ‘‘Gittiği yere kadar..’’ Artık ben de ‘‘Pollyanna'cılık’’ oynamaktan bıktım!
Yazarın Tüm Yazıları