Paylaş
Örneğin, nüfus açısından Türkiye’nin ilk 30 yerleşim yeri arasında yer alan bir belediyenin başkanı, kurultaycı ekibin kendisini arayıp “İmzalar toplandıktan sonra trene binmenin bir faydası olmayacak” dediğini aktardı.
Güneydoğu’da bir il başkanı, bir hemşerisini batıda bir belediyeye yerleştirmek için 4 yıldır uğraşıyormuş. Batıdaki belediyenin başkanı geçen hafta aramış ve “10 kadron hazır. Kurultay için imza verin yeter” demiş.
Daha neler neler...
Biliyorsunuz, bazı başkanlar da saflarını açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu “Kurultay”, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu “Değişim” dedi. Buna karşın Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ile Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı, namı diğer “Topuklu Efe” Özlem Çerçioğlu “Kurultay istemiyoruz” diyen başkanlar oldu.
Ben CHP içinde sağduyunun sesi olarak gördüğüm Yılmaz Büyükerşen’in, yani “Yılmaz Hoca”nın tavrını merak ediyordum. Arayıp sordum: “Hocam siz nerede duruyorsunuz?”
Her zamanki sakinliği ile bir yanıt vermesini beklerken, çok üst perdeden girdi:
“Saçma, zamansız bir çıkış”.
Neden böyle düşündüğünü sorunca da çok teknik bir yanıt verdi:
“Kurultay yapmak dert değil. Değişim her zaman olur. Genel yönetim, politikalar, yöneticileri güvence altına alan yamalı bohça gibi tüzük değişir. Ancak yerel seçimler çok yakın ve biz öncesinde araziye inmeliyiz, adayları ilan etmeliyiz. Ağustos bayramdır, tatildir geçer gider. Eylül okul açılır, ekim halk tarlada sabanda. Geriye üç-beş ay kalır.”
“Peki Kurultay yapılmasının buna ne zararı olur? Değişim partiyi neden güçlendirmesin?” soruma Büyükerşen şu yanıtı verdi:
“Kurultayı kim kazanırsa kazansın, partide bir çatlama olur. Hem seçmen gözünde iyi olmaz, hem kaybeden taraf çalışmaz. Seçime bu kadar az kalmışken yapılacak kurultay stratejik değil ve zamansızdır. Kişiler değil parti açısından sonuç önemlidir. Biz partiyi düşünmeliyiz”.
Aydın Belediye Başkanı Çerçioğlu da “Burası Dingo’nun ahırı değil” demişti ve çok konuşulmuştu. Kendisine neden bu kadar tepkili olduğunu sordum. Şöyle dedi: “CHP kuralları, kurulları olan, kurucu önder tarafından kurulmuş, 100 yıllık bir merkez Türk siyasi partisidir. CHP bu ülkenin emniyet supabıdır. Kurultayın şartları vardır. Onlar oluştu mu olur. Seçimlere 9 ay kalmış, erkene alınma ihtimali konuşuluyor. Millet hizmet bekliyor. Sistem değişiyor. Biz kurultayla mı uğraşacağız? Türkiye mi, CHP mi? Kişisel olarak belediye başkanı olmaya mı odaklanacağız, Türkiye’nin bekasına mı?”
Çerçioğlu, çıtayı biraz daha yukarı koyuyor ve partinin “dış güçler” tarafından ikiye bölünmek istendiğini söylüyor. “Kim bu dış güçler” diye sorduğumda, “Hem ülke dışındaki hem ülke içindeki CHP dışı güçler” diye açıyor. Peki “Topuklu Efe” değişime karşı mı? O da Büyükerşen gibi “CHP gerekli değişimi yapacaktır. Her şeyin bir zamanı vardır” diyor.
Önceki akşam sokakta karşılaştığımız Çankaya Belediye Başkanı Taşdelen’e de sordum. O da yerel seçimlere dikkat çekti ve olası bir kurultay konusunda şu kaygıları dile getirdi:
“Sadece önümüzdeki iki ayda iki kapalı yüzme havuzu, bir sosyal tesis, iki kapalı pazaryeri, 12 yeni park, bir kapalı buz pateni salonu açacağım. Önümüzdeki 9 ayda bunları anlatıp icraatlarımızla konuşulmalıydık. Göreve devam kıstası başarı olmalıydı. Ancak şimdi ‘Kurultaycı mı Kılıçdaroğlucu mu’ diye gündeme geliyoruz. Göreve devam kıstası da kazananın mı kaybedenin mi yanında olduğumuz olmuş.”
Kadıköy Belediye Başkanı Nuhoğlu’nun değişim talebi ilkeli bir duruştu. Mevcut yönetim ve yönetim anlayışı değişmezse partinin zarar göreceğine inanıyor.
Bu arada Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan başta olmak üzere bazı parti yöneticilerine tepki olarak imza veren çok fazla delegeyle konuştum. Bazıları “Aleviler tasfiye ediliyor” kaygısıyla imzalarını geri çekse de kapsamlı bir yönetim değişikliği istiyor.
İmza toplama süresi pazartesi doluyor. Bakalım, CHP’nin delege tabanında kaygılar mı hâkim olacak, değişim mi?
Paylaş